30 Nisan 2015 Perşembe

3 Büyüklere Transfer Yasağı İhtimali, Türk Spor Basınını Tehdit Ediyor: ''Ne yazıcaz lan biz 3 ay?''

3 Büyüklere Transfer Yasağı İhtimali, Türk Spor Basınını Tehdit Ediyor: ''Ne yazıcaz lan biz 3 ay?''

Türk futbolunun lokomotifi 3 büyüklerin isminin devamlı suretle borçlarla anılması ve ufukta transfer yasağı ihtimalinin belirmesine spor gazetelerinden büyük tepki var. Bugün düzenledikleri bir basın toplantısıyla çok sert açıklamalarda bulunan Fotomaç, Fanatik ve AMK gazetelerinin yazı işleri müdürleri, 3 büyüklere yeniden yapılanmaya gitmeleri için ültimatomda bulunurlarken, "Sezonun bitmesine 1 ay kaldı, sizin yüzünüzden diken üstünde oturuyoruz. Sırf 'Robben Fener'e doğru' manşetinden kaç kişi ekmek yiyor haberiniz var mı?" sözleriyle Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'a yüklendiler.

“Uykularımız kaçıyor”

TSYD binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan Fanatik, Fotomaç, AMK ve Fotospor yazı işleri müdürleri; üç büyükler başta olmak üzere Süper lig kulüplerine borçlarını kapatmaları için ihtarda bulundu. Kulüp borçlarının giderek arttığını ve bunun da spor gazetecilerinin haber yapma özgürlüğünü kısıtladığını söyleyen Fanatik yazı işleri müdürü İbrahim Karancı, “Galatasaray Elmander’in son taksidini yatırdı mı, Beşiktaş’ın Ferrari’ye ne kadar borcu var, Fenerbahçe’de maaşlar ödeniyor mu diye düşünmekten uykularımız kaçar oldu. Allah muhafaza bunlara bir transfer yasağı gelse biz önümüzdeki 3 ay ne yazacağız? Hangi takıma kimi transfer edeceğiz? Neyin ekmeğini yiyeceğiz? Hiç bunları düşünen yok” sözleriyle kulüp yönetimlerini daha dikkatli davranmaya davet etti.

“Kendi cebimizden transfer taksidi ödedik”

Fotospor gazetesi yazı işleri müdürü Faruk Bilgin ise spor gazeteleri olarak güçlerini birleştirerek ellerinden gelen maddi desteği vermeye çalıştıklarını, ancak kısıtlı imkanlar nedeniyle arkasını getiremediklerini belirtti. “Önünü alamıyosun ki arkadaş! Nijerya’dan kampa getirilerek denenen adama bile borç çıktı. Hangi birini bulacaksın da ödeyeceksin? Nereye kadar ödeyeceksin?” sözleriyle kulüplerin savruk harcamalarını eleştiren Bilgin, elindeki dekontu da basın mensupları ile paylaştı:

“Buyrun burada. Bizzat kendim yaptim EFT’yi. Aha size dekont. 250 euro cebimden ödemişim. İşte Gönderen Faruk Bilgin-Fotospor gazetesi, Alıcı da Kubango Mutange- Kara Aslanlar Halı Saha Tesisleri – Nijerya. Yalan söylemiyoruz yani…”

“Hicap duyuyoruz”

Fotomaç gazetesi yazı işleri müdürü Mehmet Ertekin de “Zamanında Maradona’yı Fener’e, Batistuta’yı en iyi döneminde Beşiktaş’a, Juninho’yu gün aşırı Galatasaray’a getirmiş gazeteyiz biz. Adıyla sanıyla Fotomaçız” diyerek şöyle devam etti:

“Sokaktaki adam her sabah eline gazeteyi alıp takımına hangi yıldız geleceğini okumazsa sen o adamı 3 ay neyle oyalayacaksın? Buradan yetkilileri uyarıyorum; Toplumsal infial olur, isyan çıkar yemin ediyorum memlekette… Adam onu okuyor, seviniyor rahatlıyor… Gelip gelmemesi de mesele değil ki… Siz bizim yaptığımız işi ne zannediyorsunuz? Spor gazeteleri ülkenin birleştirici çimentosudur, haberiniz yok anca gülün!”

Gençlerbirliği tebrik edildi

Toplantıda son olarak söz alan AMK Genel Yayın Yönetmeni İsmail Uzun ise Süper Lig'in tek borçsuz takımı Gençlerbirliğini tebrik ederek konuşasına başladı. “Yani tabii bir tek Gençler'le olacak iş değil bu. Onlar da kırılmasın ama ‘Robben, vatandaşı Kuyt’a Gençlerbirliği’ni sordu’ haberi yapsan nolur, yapmasan nolur? Toplasan 43 taraftarı var adamların. Hepsi 3'er gazete alsa kaç yazar?" diyen Uzun, Türk Futbolu'nun selameti ve toplumsal barışın daha fazla yara almaması için borç sorununun bir an evvel çözülmesi çağrısı yaptı.



(sancak17 Brüksel'den bildirdi)

29 Nisan 2015 Çarşamba

E. Honda'yla Perfect Çeken İlk Türk Genci Ahmet Güzelce, 42 Yaşına Girdi...

E. Honda'yla Perfect Çeken İlk Türk Genci Ahmet Güzelce, 42 Yaşına Girdi...

Bundan tam 25 sene önce, 18 Haziran 1990 tarihinde Street Fighter oyununda E. Honda ile perfect çekme başarısına ulaşan ilk Türk genci ünvanını kazanan Ahmet Güzelce, bugün 42 yaşında. Bir döneme damgasını vuran atari salonlarının tanınmış siması, dostları ve basın mensupları ile birlikte kutladığı doğumgünü partisinde o unutulmaz günü, sonrasında yaşananları ve hakkında bilinmeyenleri kamuoyu ile paylaştı.

Evinde verdiği doğum günü partisinde basın mensuplarını ağırlayan atari salonlarının unutulmaz isimlerinden Ahmet Güzelce, mumların üflenmesinin ardından bir süre konuklarıyla tabletten Street Figher oynayarak hem hoş bir nostalji yaşattı hem de tüm rakiplerinin tek tek eline vererek formundan bir şey kaybetmediğini gösterdi. 

Oyunun ardından pasta ve çay ikramı eşliğinde sohbet bölümüne geçilirken; usta Street Fighter'cı, E. Honda'nın ezeli rakiplerinden olan Chun-Li'ye karşı aldığı zaferi ayrıntılarıyla bir kez daha anlattı. ''Zaten toplam 20 saniye ya sürdü, ya sürmedi. Honda'nın o kol hareketine bir kere yakalandın mı pat diye biter işin... Ki aynen de öyle oldu'' derken o günleri adeta tekrar yaşayan Güzelce, tarihi zaferin bilinmeyen yönlerini ise şu sözlerle aktardı:

Zaferin bilinmeyen öyküsü

''Yer Ankara Aydınlıkevler. Bizim mahalleden çocuklarla gittiğimiz Mega Kardeşler Atari Salonu'ndayız. O dönem herkeste bir Ryu, Ken, Guile sevdası var ama ben hem tek tuşa basarak oynamak mümkün diye, hem de benim gibi kilolu bir insan olduğu için E. Honda'yı kendime yakın bularak onu aldım.. Chun-Li'ye karşı oynuyorum. Raundun daha başında yumruk tuşuna abandım... Ama nasıl basıyorum var ya, tak tak tak tak! Mitralyoz gibi.... Kızcağız nolduğunu bile anlayamadan perfect'i çekmiş oldum. Ondan sonra tabi o başarının rehavetiyle diğer 2 raundu versem de, olsun. Honda'ya çekilen ilk perfect'ti, önemli olan da buydu zaten...''

Anlatırken zaman zaman uzaklara dalan ve gençliğindeki o mücadele dolu yılları hatırlayan Güzelce, sonraki yıllarda işlerinin istediği gibi gitmediğini ve hep bu başarının altında ezildiğini itiraf etti. Efsanevi oyuncu, ''Beni yolda çevirenler, nasıl yaptığımı soranlar, 'Sen bi daha gelme lan buraya' diye kovan atarici abiler falan... Çok güzel yıllardı ama o zamanlar farkında değildik bazı şeylerin tabii; hep öyle sürecek sandık...'' sözleriyle yaşadığı hayalkırıklığını gizleyemezken, ''Aile de bilinçsiz olunca elimden tutan olmadı tabii. Gerçi tutsalar napacaklardı bilemiyorum ama... Belki Japonya'ya eğitime falan yollanabilirdim... Neyse..." ifadelerini kullandı.

Efsaneler bir arada

Rekortmen isim, bir soru üzerine o döneme damgasını vurmuş diğer efsane isimlerle de halen irtibatta olduklarını ve zaman zaman bir araya gelerek birbirlerine destek olduklarını ifade etti. Güzelce, "Subzero'yla yere sıkınca ayak kaydırıp aparkat koyan ilk arkadaşımız olan Burak Tatar, Haggar'da kutuların üstünde durarak bölüm geçmeyi keşfeden Piç İsmail lakaplı İsmail Kunduracı kardeşimiz, Kaptan Commando'da o kertenkeleyi geçme taktiğinin mucidi Malatyalı Sefer kardeşimiz... Bu şekilde 20 kişi falan senede bir iki kez toplanıyoruz. Hem eski günleri yad ediyoruz, hem de zor durumda olan arkadaşlarımız için para topluyoruz." derken; Atari camiasının nankörlüğünden de yakındı. 

"Vefa semt adıymış"

Kendisinin de 2 yıldır işsiz olduğunu ve bu yaşta ailesiyle birlikte yaşamak durumunda kaldığını belirten efsane Street Fighter'cı, ''Zamanında çok arkadaşımın jetonu yanmasın diye yerine oynadım ama kimse benim için kılını kıpırdatmadı. Atari dünyası çok nankör'' derken, 42. doğum gününü şu sözlerle noktaladı:

"Bugün dönüp baktığımda zaman zaman 'keşke o perfect'i çekmeseymişim' dediğim oluyor. O başarının, erken gelen şöhretin altında ezilmemiş olsam belki bugün çok farklı bir konunda olabilirdim... Ama bugünümüze de şükür, arkadaşlarımız dostlarımız var. Onlar sayesinde ayaktayız. Gençlere tavsiyem bugünkü oyunlarda başarılar kazandılar diye çabuk havaya girmesinler,. Duyuyoruz PES falan diyorlar Kantır diyorlar. Kazanırken küpünü doldurnayı ihmal etmesinler..." 

28 Nisan 2015 Salı

Son Olarak KKTC İle de Gerilim Yaşamayı Başaran Erdoğan, Gözüne Bağcılar'ı Kestirdi

Son Olarak KKTC İle de Gerilim Yaşamayı Başaran Erdoğan, Gözüne Bağcılar'ı Kestirdi

Dünyanın birçok yerinden yüzlerce ülke ile irili ufaklı defalarca gerilim yaşayan Tayyip Erdoğan, nihayet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yeni Cumhurbaşkanı ile de atışarak bir ilke imza attı. Dünya üzerinde KKTC’yi tanıyan tek ülke olan Türkiye, bu sayede KKTC’yi tanıyan ülkeler arasında ada devletiyle resmen tartışan tek ülke olma ünvanına da kavuştu. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Erdoğan’a yeterli ülke kalmaması sebebiyle artık ilçeler de tartışma muhatabı olarak devreye alınacak. İlk hedef, Bağcılar…

“Yemin ederim ülke kalmadı”

‘Yavru vatan’ tartışmasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi alanında yeni bir rekor kırmasının ardından Ak Saray’dan ilk resmi açıklama geldi. Bugün öğle saatlerinde konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Muharrem Atıf Belen, gazetecilerin karşısına bir hayli üzgün çıktı. “Kalmadı çocuklar, yemin ederim kalmadı. Her gün ülke bulmaktan iflahımız kesilmiş durumda” diyerek basın mensuplarıyla adeta dertleşen Belen, bugüne dek yaşananları ise şöyle özetledi:

Orta atlas yönteminde sona gelindi

“Arkadaşlar Sayın Cumhurbaşkanımız sık sık eline orta atlası alır, ülke bayrakları sayfasını açar, gözlerini kapatıp parmağını öylece gezdirir üzerinde. Hangisinde durursa onu azarlar. Bugüne kadar bu yöntemle ülkelerin çok önemli bir kısmını azarlayarak bitirdi. Kolay değil, 12 yıldan söz ediyoruz. En son KKTC ile beraber, dünyada pek de tanınmayan devletlere de sıra gelmiş oldu. Bundan böyle ilçeleri devreye alıcaz, yapacak bir şey yok. Mevcut ilçe sayısı bi 6-7 yıl idare eder onu. Kendisi de ilçe işine olumlu baktı. Ben Kasımpaşalıyım, yiyosa gelsinler diyordu en son odasında...”

Bağcılar özellikle seçildi

Gazetecilerden gelen “Neden Bağcılar?” sorusuna da yanıt veren Danışman Muharrem Atıf Belen, “Çünkü İstanbul'un nüfus açısından en büyük semti... Cumhurbaşkanımıza da zaten en büyüğü yakışır. Gidip Adalar'la, efendime söyliyim Çatalca’yla mı kavga etsin? Tamam ülkeler tükendi de, o kadar da değil artık” sözleriyle vizyon vurgusu yaptı. Erdoğan’ın Bağcılar’da kiminle tartışacağınınsa henüz tam netleşmediğini belirten Belen, “Valla muhtarları bizzat kendisi topladı biliyorsunuz. Orada beni dürtüp ‘Muharrem şu bana mı bakıyo öyle dik dik?’ dediği Bağcılar’dan birkaç aday var. Onun haricinde belediye başkanı olur, kaymakam olur, en olmadı Bağcılarspor Başkanı olur, bulunur biri elbet” demesinin ardından sözlerine son verdi.

Yurtdışından ilk kutlayan Güney Osetya

KKTC-Erdoğan geriliminin ülke içindeki yansımaları bu şekilde gelişirken, tartışma yurtdışında da gündemin tepesine oturdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik eden ilk yer ise, dünyada yalnızca 4 BM üyesi devlet tarafından tanınan Güney Osetya oldu. Konuya ilişkin bir açıklama yapan Güney Osetya Dışişleri Sözcüsü Tibor Zaladiv, Erdoğan’ın tavırlarının kendileri gibi ülkeler için adeta bir umut olduğunu vurguladı.

Bir şekilde Erdoğan'ın dikkatini çekerek en azından gündeme gelme fırsatını değerlendirmek istediklerini belirten Zaladiv, en kısa sürede harekete geçeceklerini belirtti. Bu kapsamda Güney Osetya genelinde başörtüsünün yasaklanması, umuma açık yerlerde çıplak dolaşılarak içki içilmesi ve Tayyip Erdoğan'ın en sinir olduğu şeylerden biri olarak bilinen sesli sakız çiğnemenin Güney Osetya halkı içerisinde yaygınlaştırılması gündemde…

27 Nisan 2015 Pazartesi

Toplamda 2 Milletvekili Çıkarabilen Bayburt, Bir Seçim Öncesi Daha Siyasi Partilere Karşı Mahcup: ''Yani buraya kadar geliyosunuz ama...''

Toplamda 2 Milletvekili Çıkarabilen Bayburt, Bir Seçim Öncesi Daha Siyasi Partilere Karşı Mahcup: ''Yani buraya kadar geliyosunuz ama...''

7 Haziran seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte seçim mitingleri de start alırken, 27 Bin seçmeniyle Türkiye'nin en küçük ili olan Bayburt'ta bir kez daha endişeli bir bekleyiş hakim. Her seçim öncesi altı üstü 2 tane milletvekili için şehre onca insan ve aracın yığılması karşısında mahcup olduklarını belirten Bayburtulular, "Hiç o kadar masraf etmenize gerek yok. Zaten koca şehirde toplasan 100 tane kararsız seçmen ya var ya yok, siz adres verin gelsinler ne diyeceksiniz onlara söyleyin..." diyerek tüm siyasi partilere çağrıda bulundular.

Bayburt Belediyesi önünde yapılan basın açıklamasında hemşerileri adına mikrofonlara konuşan Belediye Başkanı Muzaffer Eldenciler, her seçim öncesi az çok demeden Bayburt'a gelmeye tenezzül eden siyasi partilere teşekkür ederek söze başladı. 

"Utanıyoruz..."

"Yani şurada size verebileceğimiz 2 tane milletevkili, o da yeni 2 oldu ha, eskiden 1'di. Neyse işte, yakın bi yer de değil Bayburt'umuz. O kadarcık bir şey için buraya kadar üşenmeyip, yaktığınız mazota da acımayıp geliyorsunuz ya biz gerçekten bunun altında eziliyoruz. Hadi gene vekil verebildiğimiz parti neyse de diğerlerine karşı daha da mahcup durumdayız. Gelin artık bu zulme bir son verelim. Size de yazık bize de..." diyerek konuşmasına devam eden Eldenciler, Bayburtulular olarak kimin aklıyla ne ara il yapıldıklarını bile hala çözemediklerinin de altını çizdi.

Bu ülkenin geleceğine Bayburt'un herhangi bir katkısının olamayacağına, kendilerinin bu gerçeği çoktan kabul ettiklerine vurgu yapan Eldenciler'in konuşması, Belediye Binası önünde toplanan yaklaşık 150 kişilik kalabalık tarafından alkışlar ve "Etimiz ne budumuz ne" sloganlarıyla kesilirken, bir vatandaşın "Ya ne geliyolar ki buraya? Teknoloji gelişti artık, whatsapp gububu kursunlar bütün Bayburt'u eklesinler işte" önerisi ise geniş kabul gördü.

"Eskiden böyle bir şey yoktu"

Belediye Başkanı'nın davetiyle kürsüye çıkan vatandaş, 56 yaşında olduğunu ve her seçim dönemi aynı utançla tekrar yüzleşmekten yorulduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:

"Değerli hemşerilerim, şurada biz bizeyiz, kimseden de bi şey saklamaya gerek yok. Ne yalan söyleyelim aslında oy vermeye bile gidesimiz yok bizim. Öyle değil mi? Buradan bizi dinleyen yetkililer varsa bu lafım onlara. Yazın bak söylüyorum: Bayburt açılan sandık %100... AKP %40, CHP'ye 27 ver, 15 MHP, kalanı da HDP'ye yaz... Haa dur öyle çok belli olur, %2 de geçersiz yaz. Tamam mı? Rahat bırakın ya artık bizi... Eskiden ulaşım zordu, 1987 seçimlerine kadar oy moy kullanmadan hep böyle telefonla bildirdik biz zaten. Sonradan bozuldu o iş..."

Başkan'dan çözüm sözü

Adının İsmail Keresteci olduğu öğrenilen vatandaş, alkışlar arasında kürsüden inerken, tekrar mikrofonu alan Belediye Başkanı Muzafer Eldenciler ise konuyu meclise taşıyacaklarının ve bu yaraya artık bir neşter vuracaklarının sözünü verdi. "Gümüşhane'deki, Ardahan'daki arkadaşlarla da konuştuk. Onların da benzer sıkıntıları var. İlla gelecekseniz, toplu bişiler yapalım, hepimizi aradan çıkartın. Üçümüz bi siyasi parti mitingine girelim, öylesi daha sağlıklı olacak bizim için." diyen Eldenciler, seçimleri tamamen kaldırmayı garantileyecekse Bayburtlular olarak Başkanlık sistemine yeşil ışık yakacaklarını da sözlerine ekledi. 

Ölümsüz Adam, Hayat Sigortası'na İhtiyacı Olmadığını Anlatamamaktan Yakındı: "Yani ölecek olsam yaptırayım da, ölmüyorum ki..."

Ölümsüz Adam, Hayat Sigortası'na İhtiyacı Olmadığını Anlatamamaktan Yakındı: "Yani ölecek olsam yaptırayım da, ölmüyorum ki..."

Çağlar boyunca pek çok sigorta şirketi tarafından hayat sigortası yaptırması için aranan Ölümsüz Adam patlama noktasına geldi. Telefonun icadından beri sürekli kendisini arayarak hayat sigortası öven temsilcilere durumunu izah etmekte zorlandığını belirten Ölümsüz Adam, hayat sigortasının aslında insanlar için son derece önemli olduğunu kabul ettiğini belirtti.

Sigortacılık mesleğine büyük saygı duyduğunu ancak kendisinin iyi bir müşteri sayılmadığını tüm kamuoyuna duyurmak için son bir basın toplantısı daha düzenleyen Ölümsüz Adam, "Şimdi bu sigorta işi aşağı yukarı milattan önce 5000'lerde başladı. O zaman ortalama insan ömrü 32 yıl, çok şahane satış yaptı çocuklar. Tabii yıllar içinde tıp ilerledi falan ama yabana atmamak lazım o işi. Ben çok şahit oldum öylece ailelerine bir şey bırakmadan gidenlere." açıklamalarıyla sigortacılık tarihi hakkında kısa bir bilgi verdi.

Ölümsüz Adam, "Hâlâ beni hemen hemen her gün arıyolar, 'beyefendi hayat sigortası ister misiniz?' diye ama artık ona da alıştım. Milyonlarca yılda nelere alışmışım, buna mı alışmıycam. Bunlar zamanında her gün telgraf çekerdi, şimdi telefon ediyolar. Bakalım ileride daha neler görücez..." diyerek şikayetlerini dile getirmekten de geri kalmadı.

"En son rahmeti Napolyon böyle 'para para' diye dolanırdı..."

Konuşmasının bir bölümünde, ölümsüzlükten de şikayet eden tecrübeli ölümsüz, herkesin vakti geldiğinde ölmesi gerektiğini söylerken, ''Yani tabii ben böyle arada numunelik olmuşum ama... siz bana bakmayın, erkenden sigortanızı neyim yapın, sonra da vaktiniz gelince güzelce öte dünyaya göçersiniz'' mesajı verdi. Yıllar içerisinde 'ya sigortaya ne gerek var, boş yere masraf' diyen nice arkadaşı olduğunu da sözlerine ekleyen Ölümsüz Adam, "Ben ömrümde şunu anladım; öyle üçe beşe bakmayacaksın. En son rahmetli Napolyon böyle "para para" diye dolanırdı, çok severdi... Kıymadı paraya, yaptırmadı sigorta; ölünce ailesi hep perişan oldu. Kiraz işine girdiler üç kuruş için..." sözleriyle yarın öleceğini bilse hemen gidip AVIVASA'dan hayat sigortası yaptıracağının altını çizdi.

Ömrü boyunca 300'ün üzerinde büyük deprem, 8 salgın hastalık, 2 tufan, 5 yanardağ patlaması, 1 kez gemiyle buzdağına çarpma gibi pek çok ölümcül afet ve kazaya şahit olan deneyimli Ölümsüz Adam, hayat sigortasının değerini en iyi kendisinin bileceğini işaret ederken yaşayan tüm ölümlüleri ailelerinin ve kendilerinin geleceklerini garanti altına almaya davet ederek basın toplantısını sonlandırdı.

26 Nisan 2015 Pazar

Bozulan Dizüstü Bilgisayarını İade Etmeye Çalışan Tüketici, Müşteri Hizmetlerinin Yoğun Çabaları Sonucu Hiçbir Şey Almadığına İkna Oldu

Bozulan Dizüstü Bilgisayarını İade Etmeye Çalışan Tüketici, Müşteri Hizmetlerinin Yoğun Çabaları Sonucu Hiçbir Şey Almadığına İkna Oldu

Bir elektronik mağazasından aldığı dizüstü bilgisayarı, bozuk olduğu gerekçesi ile iade etmek için uzun zamandır uğraşan Emre Sinangiller(25), sonunda şirketin müşteri hizmetleri departmanı tarafından hiçbir şey almadığına ikna edildi. "Sağolsunlar, Müşteri Hizmetleri'ndeki arkadaşlar son derece nazik bir şekilde, beni hiç rencide etmeden izah ettiler durumu. Ben de zaten bu olaydan sonra profesyonel yardım almaya başladım..." sözleriyle yaşadığı buruk aydınlanmayı dile getiren Sinangiller, firma yetkililerinden tüm kamuoyu önünde özür diledi.

"Her şey o kadar gerçek gibiydi ki..."

Yaklaşık üç ay önce Siberdin TeknoMarket'ten laptop aldığını zanneden Emre Sinangiller, "Niye böyle bir şey düşündüğümü hala anlayabilmiş değilim. Bir süredir bu laptop alma konusu kafamı çok meşgul ediyordu. Belki fazla kaptırdım kendimi, belki biraz fazla düşündüm. Kendi kendime gerçek olmayan bir dünya yarattım. Artık hiçbir şeyden emin olamıyorum..." dedi ve şöyle devam etti:

"O kapıdan girişim, kampanyalı satışlar, o fatura, kredi kartıyla yaptığım ödeme... Hepsi o kadar gerçek gibiydi ki... Düşünün yani taksitleri hala ödüyorum, öyle kaptırmışım kendimi. Bir de sırf bu arıza meselesi yüzünden mağazadaki arkadaşları rahatsız ediyormuşum kaç gündür, onu da yeni anladım maalesef. Onlar da galiba kırıcı olmamak için önce kullanıcı hatası dediler, sonra makineniz garanti kapsamı dışında dediler. Makine bir gitti geldi, o ara epey bir servis ücreti de ödedim gibi geliyor... Fakat en sonunda gerçeği yüzüme vurmak zorunda kaldılar: Aslında hiç benim olmayan bir laptop için boşuna günlerce meşgul etmişim insanları..."

Kendini affettirecek

Müşteri Hizmetleri'nden Arzu Hanım'la konuştuktan sonra, Siberdin'den bugüne kadar hiçbir şey almadığını öğrenen Sinangiller sözlerine, "Önce tabii bu durumu kabullenmek istemedim, aramızda ufak bir tartışma oldu. Elimdeki ürüne ait faturayı gösterdim. Fakat kendisi son derece kibar bir üslupla bana 'Elinizde bir şey yok beyefendi' dedi. Bütün gerçeklik duygumu yitirdim. Etrafımda her şey dönmeye başladı. Sonra bayılmışım zaten..." şeklinde devam etti.

Kendine geldikten sonra Müşteri Hizmetleri'nin çabalarıyla aynı laptop'ı bir kez daha ama bu sefer gerçekten almaya ikna olan Sinangiller, "Ancak maalesef kredi kartımın limiti doluğu için şu an durumum müsait değil." diyerek, almadığı ilk laptop'ın taksitleri biter bitmez kendisini affettirmek için yine Siberdin'i tercih edeceğinin de sözünü verdi.



(Ersen TOKAY Brüksel'den bildirdi)

24 Nisan 2015 Cuma

Bir 24 Nisan'da Daha Ülkenin Birleştirici Gücü Olan İttihat ve Terakki Partisi, Tekrar Siyasete Girmeye Hazırlanıyor

Bir 24 Nisan'da Daha Ülkenin Birleştirici Gücü Olan İttihat ve Terakki Partisi, Tekrar Siyasete Girmeye Hazırlanıyor

''Ermeni Soykırımı''nı Anma Günü olarak bilinen 24 Nisan bir kez daha yurtiçi ve yurtdışında ''soykırımı tanıma'', ''özür dileme'' ve ''tazminat'' tartışmaları ile geçirilirken, Türkiye genelinde ortaya çıkan genel manzara sonrası İttihat ve Terakki Partisi'nin yeni nesil temsilcilerinden zorunlu bir açıklama geldi. Gördükleri lüzum üzerine artık harekete geçme zaruriyetinin doğduğunu ifade eden Başkan Vehip Karacan, ''100 sene önce bu partinin aldığı karara bu halk hala böyle sahip çıkıyorsa, o zaman bizim de bu sadakate bir karşılık vermemiz gerekir'' sözleriyle, tekrar siyaset sahnesine döneceklerini kamuoyuna duyurdu.

İttihat ve Terakki Partisi'nin Ankara Kurtuluş'ta bulunan parti binasında basın mensuplarını ağırlayan Vehip Karacan ve arkadaşları, öncelikle her 24 Nisan'da olduğu gibi bir kez daha kendilerine sahip çıkan Türk vatandaşlarına teşekkür etti. ''Nedenini tam olarak anlamasak bile 100 sene evvel aldığımız ve neticesinde öyle ya da böyle 1 milyon küsür insanın öldüğü bir kararın halen ülkemizin tüm kesimlerince bu derece tutkuyla sahiplenilmesi bizleri yine de gururlandırıyor. Aslında şu rüzgarı arkamıza alıp, doğru şekilde enerjiye çevirebilirsek çok şey değişir de, her 24 Nisan'da bi gaza gelip, sonra peşini bırakıyoruz bu işin. Bizde de tembellik var...'' ifadelerini kullanan Başkan Karacan, AKP'lisinden, CHP'lisine ve MHP'lisine kadar herkesin arkalarında olmasının kendilerini cesaretlendirdiğini belirtti.

''Tüm Türkiye kucaklanacak''

Böylesi bir geçmişe ve yeri geldiğinde böylesi bir halk desteğine sahip olan bir hareketin şimdi tek göz bir dernekte tıkılıp kalmasının tarih tarafından affedilemez bir yanlış olacağına değinen Başkan Vehip Karacan, daha sonra sözlerine şöyle devam etti:

''Ama bu 100. yıl dönümündeki rüzgar, farklı bir rüzgar artık. Bugün hepimiz Enver Paşa'nın Talat Paşa'nın torunlarıyız. Ecdadsa buyrun ecdad, cumhuriyetse buyrun cumhuriyet,  Milliyetçi hareketse, hareketin kralı burada... Gün, her 24 Nisan'da belli belirsiz herkesin söylediği o fikirleri artık tek çatı altında haykırma günüdür.. Gün, Türkiye'nin esas çimentosu olan İttihat ve Terakki Partisi'nin diriliş günüdür!''

AKCOM geliyor

Başkan Vehip Karacan, arkadaşlarıyla birlikte bir süredir üzerinde çalıştıkları parti ismi ve logoyu basın mensuplarına tanıtırken, İttihat ve Terakki'nin de çağın gereklerine uygun yeni bir isimle yola devam edeceğini dile getirdi.  ''Şimdi zaten ne İttihat'in ne Terakki'nin alamını bilen kalmadı. Halkımıza bir şey ifade etmediği gibi kısaltması da İT Partisi oluyor. Vaktiyle tabii parti kısaltması diye bir şey olmadığından o detay atlanmış...'' diyen Karacan, bundan böyle, gördükleri ilgiye uygun bir şekilde, tüm kesimleri kucaklayan ''Adaletli Kalkınma ve Cumhuriyetçi Olduğu Kadar da Milliyetçi Hareket Partisi'' ya da kısaca AKCOM olarak siyaset sahnesinde yer alacaklarını belirtti .

Köklerini İttihat ve Terakki'den alan AKCOM Parti'nin, yeni kurulan startup ismi gibi olmasıyla geleceğe de göz kırptığının altını çizen Başkan Karacan, 24 Nisan'da aralarına yeni katılan gençlere parti rozetini takarken, ''100 senelik reklam arası bitti. Gözün aydın Türkiye, AKCOM geliyor''' sözleriyle de iddiasını bir kez daha ortaya koydu.

Sierra Leone'de Unutulan Büyükelçi Çareyi Ermeni Tasarısında Buldu

Sierra Leone'de Unutulan Büyükelçi Çareyi Ermeni Tasarısında Buldu

Son dönemde Ermeni tasarılarını kabul eden ülkelerdeki büyükelçilerin teker teker Türkiye'ye çağrılmasının, bazı fırsatçı büyükelçiler tarafından suistimal edildiği ortaya çıktı. Konuyla ilgili, Dışişleri'nden bu sabah yapılan açıklamada, son olarak 12 yıldır Türkiye'nin Sierra Leone Büyükelçiliği görevini yürüten Orhan Emin Türköne'nin, Sierra Leone meclisinden Ermeni tasarısını geçirmek için lobi faaliyeti yürüttüğünün tespit edilmesi üzerine görevinden alındığı bildirildi.

Dışişleri Bakanlığı'nda bu sabah düzenlenen basın toplantısında konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Bakanlık Müsteşarı Ersin Özbükey, "Bir süredir Çad, Eritre, Cibuti gibi ülkelerin sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı'nı art arda meclis gündemlerine almaya başlamaları dikkatimizi çekiyordu. En son Sierra Leone Cumhuriyeti'nin de bu tasarıyı mecliste oy birliğiyle kabul ettiğini görünce bu işte bir pislik olduğundan şüphelenmeye başladık" diyerek yaşanan süreç hakkında bilgi verdi. Konunun araştırılması için derhal bakanlık bünyesinde bir tahkikat komisyonu kurulduğunu söyleyen Müsteşar Özbükey, soruşturma neticesi ilginç ve bir o kadar üzüntü verici bilgilere ulaştıklarını ifade etti.

"Bizim de Suçumuz Var"

Komisyonun yürüttüğü istihbarat çalışmaları sonucu, 12 yıldır Türkiye'nin Sierra Leone Büyükelçiliği görevini yürüten Orhan Emin Türköne'nin Sözde Ermeni Soykırımı'nı bu ülkede gündeme getirmek ve kamuoyu oluşturmak için bir süredir çeşitli lobi faaliyetlerinde bulunduğunun tespit edildiğini belirten Özbükey, "Yani tabi ki bu bir mazeret olamaz ama bakanlık olarak bu işte biraz bizim de suçumuz var gibi. Ücra bir ülke olunca adamı resmen unutmuşuz orada. O garip de bakmış hangi ülkenin parlamentosunda Ermeni tasarısı geçse o ülkenin büyükelçisi hemen Türkiye'ye çağırılıyor, böyle bir yola sapmış. 12 yıl az değil" diyerek özeleştiri yapmaktan da geri durmadı.

Akıl Almaz Lobi Faaliyetleri

Eski büyükelçi Türköne'nin Sierra Leone'de Sözde Ermeni Soykırımı bilinci oluşturmak için giriştiği akıl almaz lobi faaliyetlerinden de bahseden Dışişleri Müsteşarı, açıklamalarına şöyle devam etti: "Sağolsun, facebook'da duvarına 'offff be ne pis doğradık Ermeniler'i :)))' yazmaktan tutun, gittiği barların müdavimlerine 'Sırf benim dedem 100-150 Ermeni'yi öldürmüş, kemikleri hala bizim bodrumda durur' türünden yalan yanlış bilgiler vermeye kadar elinden ne geliyorsa ardına koymamış. Sierra Leone zaten ufacık yer, laf çabuk yayılıyor. 1 ay önce kimsenin ne Ermenistan'dan ne Türkiye'den haberi varken, 1 ay içinde bütün ülke galeyana gelmiş, halk soykırımın kabul edilmesini sokaklarda dans ederek kutlamış. Olacak iş değil ama maalesef olmuş bunlar."

Diğer Ülkeler de Mercek Altında

Olayın ortaya çıkması üzerine tasarıyı meclis gündemlerine alan diğer ülkelerdeki süreçleri de tek tek incelemeye başladıklarını belirten Özbükey, benzer uyanıklıkların önünü alabilmek için şimdilik büyükelçileri geri çağırmak yerine, bulundukları ülkede tasarı geri çekilene kadar, otomotiv, tekstil, inşaat gibi farklı sektörlerde istihdam etme çözümüne gidileceğini söylererek basın toplantısına son verdi.



(hzmylmz Brüksel'den bildirdi)

23 Nisan 2015 Perşembe

Davutoğlu, 23 Nisan'da Koltuğuna Oturan Mehmet Alp Turgan(11) İle Dertleşti: ''Ben de anca senin gibi oturuyorum, hiçbir şey yaptırmıyor…''

Davutoğlu, 23 Nisan'da Koltuğuna Oturan Mehmet Alp Turgan(11) İle Dertleşti: ''Ben de anca senin gibi oturuyorum, hiçbir şey yaptırmıyor…''

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları çerçevesinde bu sene başbakanlık koltuğuna oturan isim, Ankara Bahçelievler İlköğretim Okulu 6.sınıf öğrencisi Mehmet Alp Turgan (11) oldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu ile birlikte basın mensuplarının karşısına çıkan minik öğrenci, ileride Başbakan olması halinde gerçekleştirmek istediği hayallerini sıralarken, Davutoğlu ise ''Ya tabi o işler öyle değil... Koltuğa oturmakla bitmiyor. Hiçbir şey yaptırmıyor... İşin içinde başka bir sürü şey var...” diyerek 11 yaşındaki Mehmet Alp ile dertleşti.

Davutoğlu, tecrübelerini aktardı….

23 Nisan sebebiyle 1 günlüğüne Başbakanlık koltuğuna oturan Mehmet Alp Turgan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile birlikte basın mensuplarının karşısına geçti. Gazeteciler tarafından ülkede neleri değiştirmek istediği sorulan minik Başbakan, ‘’Buradan tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum. Bugün ben başbakan isem…” diyerek söze başlasa da, Ahmet Davutoğlu tarafından ‘’Memedim, tamam da yani öyle çok da havaya girme bak… Öyle değil o… Yani gene konuş, başbakansın tabi de, yine de o kadar değilmişsin gibi şeyap… Ah Memedim ya… Neyse devam et sen bölmeyeyim...” şeklinde tatlı bir dille uyarıldı.

Davutoğlu: "Bana her gün 23 Nisan"

Konuşmasının devamında ülkeye dostluk, kardeşlik, barış, büyüme ve kalkınma getireceğini söyleyen Mehmet Alp’in bu vaatleri, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kendisini dirsekle dürtmesi ile bir kez daha  yarıda kaldı. “Evladım çok güzel diyosun da bak şimdi seçim arefesi o kardeşlik, barış işine falan kızdılar yukarıdan, sen yine çok şeyapma... neyse sonra konuşuruz...’’ diyen Davutoğlu, Mehmet Alp’e yönelik ikazlarını şöyle sürdürdü:

“Bak kalkınma diyosun, dostluk, bişey diyosun. Ama sormadan gene söylememekte fayda var. Geçen ben bi öyle yaptım, tatsızlık çıktı… Amaan ya da neyse konuş ya… Ben bir şey diyemiyorum bari sen söyle… Senin gene durumun benden iyi ha, bi yarım saat konuşup gideceksin. Bana her gün 23 nisan, ben napayım? Anlamıyosun tabi şimdi sen beni…”

Mehmet Alp: "Bizim öğretmen de aynı sizinki gibi"

Davutoğlu'nu bir süre anlamsız bakışlarla izleyen minik Mehmet Alp, basın mensuplarının "siz bir şey söylemeyecek misiniz?" sorusuyla kendini toparlayarak mikrofonu devraldı. "Yok hayır amca konuşurken ben bizim öğretmeni hatırladım bir an da, ondan şaşırdım” diyen çiçeği burnunda Başbakan, “Konuşucam dersin konuşturmaz, ödev yaparsın beğenmez, varsa yoksa kendi istediği olsun, varsa yoksa onun dediğini yapalım” diyerek Davutoğlu ile benzer problemler yaşadıklarına dikkat çekti.

Mehmet Alp: “Şimdi sayın Cumhurbaşkanımıza danışmadan da...”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, karşılıklı dertleşmenin ardından "Neyse hadi boşver şimdi bunları, koskoca Başbakan'sın, bir icraatini görelim" sözleriyle minik Mehmet'i cesaretlendirirken, "Bundan sonra herkes, özellikle çocuklar, diledikleri şeyi yapmakta özgürd…” diyerek konuşmaya başlayan Mehmet Alp'in açıklamaları, yan tarafta duran kırmızı telefonun aniden çalmasıyla kesildi.

Kısa bir “ben bakmam sen bak”  çekişmesinin ardından telefonu açmak durumunda kalan Mehmet Alp, iki dakika kadar süren sessizliğin ardından gözleri dolu bir halde kameraların karşısına geçerken, konuşmasını da şu sözlerle sonlandırdı:

"Şimdi arkadaşlar, önce ben bir Cumhurbaşkanımızla görüşmeliymişim, ona danışmadan, fikrini almadan yanlış oluyormuş… Temamül mü dedi, tekamül mü… Teamül mü? Hah o her neyse bunu gerektirirmiş. O yüzden ben şimdi bi Cumhurbaşkanımızın görüşünü alayım, ona göre artık akşama yetişemezsem de bir sonraki 23 Nisan’da elbet birtakım icraatlerim olur. Biz de burada koltuk doldurmak için oturmuyoruz neticede...”

22 Nisan 2015 Çarşamba

Restorasyon Nedeniyle Tahliye Edilen Kapalı Çarşı Esnafı'nda Büyük Değişim: ‘‘Şimdi kapitalizm... Gölgesini satamayarak... Ağacı kestiğinde... Nasıldı o?’’

Restorasyon Nedeniyle Tahliye Edilen Kapalı Çarşı Esnafı'nda Büyük Değişim: ‘‘Şimdi kapitalizm... Gölgesini satamayarak... Ağacı kestiğinde... Nasıldı o?’’

654 yıllık tarihe sahip Kapalı Çarşı, güne tahliye ile başlamanın şokunu yaşıyor... Restorasyon sebebiyle dükkanları polis eşliğinde boşaltılmaya başlanan Çarşı Esnafı duruma isyan ederken, Kapalı Çarşı’nın ileride otel veya AVM yapılmasının gündemde olduğu belirtildi. Bugüne dek hemen her eylemde kolluk kuvvetlerinden yana tavır aldıklarını vurgulayan çarşı esnafı ilk kez polisle karşı karşıya geldi. Çiçeği burnunda protestocu esnaf, ilk eylemlerinde ise yer yer zorluklar yaşadı: “Memur bey… Aah… Biber gazını bari bizden alsaydınız… Aaah… Mustafa, amirime biberleri göster… Bi saniye sıkmazsanız…”

“Hani askerdik, polistik?”

Bugün Kapalı Çarşı’da yaşanan polis-esnaf gerilimine dair ilk açıklama Kapalı Çarşı Esnaf Derneği Başkanı Yusuf Arunca’dan geldi. Kaç  yıllık iş yerlerinden ayrılmanın hüznü bir yana, sabah geldiklerinde karşılarında polisleri bulmanın daha da moral bozucu olduğunu dile getiren Arunca, “Bize zamanında askersin dendi, polissin dendi. Yani neticede onlar bizim mesai arkadaşlarımız, zamanında omuz omuza mücadele verdiğimiz, yeri geldiğinde eylemcilere karşı ortak hareket ettiğimiz dostlarımız. Neden böyle oldu, niye bu hale geldik inanamıyorum” şeklindeki sözleriyle Emniyet Teşkilatı'na sitemde bulundu. Eylem tecrübelerinin kısıtlı olmasının zorluklarını yaşadıklarını da ekleyen Dernek Başkanı, bu durum nedeniyle daha da mağdur olduklarını kaydetti.

Bildiride karışıklık…

Kamuoyuna yaşananları duyurmak için bir de bildiri yazmaya çalıştıklarını kaydeden Yusuf Arunca, “Arkadaşlar gittiler hemen üniversiteleri bir dolaştılar. Artık ordan elde edebildiklerimizle bir basın açıklaması yapıcam ben izninizle” demesinin ardından oluşturulan bildiriyi şöyle aktardı;

“Basına ve kamuoyuna… Evet… Bugün Kapalı Çarşı gibi bir şey... Bir şey... Hah, 'toplumsal mimari bellekte yer etmiş, şehrin doğal dokusu olan' denmiş evet. Böyle bir yerin otel olmasına, AVM olmasına müsaade edilmemelidir. Maalesef kapitalizm... Evet şurdan okuyorum... ‘Rant amacıyla bugün saldırılarını arttırmış bulunmaktadır’. Evet, yoldaşlar, biz bu sebepten ötürü 4 gün boyunca yemekhaneyi boykot ediyoruz... Yok, son kısım yok bi saniye. İTÜ'lü arkadaşların metninden o kısım... İç güvenlik tasarısı… Bu da değil… Hah, 1 Mayıs’ta Taksim’e diyor. Biz de diyoruz ki 1 Mayıs’ta haydi Kapalı Çarşı’ya… Evet, oldu gibi ya di mi?”

Barışçıl eylemler başladı

Kapalı Çarşı Esnaf Derneği Başkanı Yusuf Arunca’nın basın açıklamasını okumasının ardındansa dükkan sahipleri aktif eylem yapma kararı aldı. Tahliyeye barışçıl eylemlerle direneceklerini açıklayan gruptan öne çıkan kimi protesto gösterileri şöyle;

- Gezi eylemlerindeki ‘polise kitap okuma’ ritüelini tekrarlamak isteyen 4 aktar, kolluk kuvvetlerine Fransa 2.Ligi’nin detaylı analizlerinin bulunduğu İddaa bültenini okudu. Aktarlar yine de gözaltına alınmaktan kurtulamadı.

- Çarşı içerisinde barışçıl eyleme uygun piyano çalabilen kimse bulunmaması sebebiyle 2.Abdülhamit döneminden kaldığı iddia edilen bir tambur emniyet amirine hediye edilmeye çalışıldı. Ancak polisin tepkisi yine sert oldu.

- Kapalı Çarşı duvarlarına komik sloganlar yazarak halkın desteğini görmeye çalışan 7 hediyelik eşya dükkanı sahibi, yıllar süren alışkanlıklarla “Kapalı Çarşı esnafı Uzun Adam’ın yanında”, “Geziciler giremez” ve “Buraya çöp döken akşam anasını yollasın” yazmalarının ardından olaysız bir biçimde dağıldı.

- TOMA’ya asılmak üzere Recep Tayyip Erdoğan portresi işli minik kilim satmaya çalışan 3 halıcı da gözaltına alınanlar arasında...

- Çarşı’nın sevilen kuyumcularından Ekrem Dalaman, Taksim’den getirdiği “Nükleere Hayır” yazılı brandayla kendisini dükkanının önüne zincirleri. Dalaman, kendisi zincirliyken dükkana girerek hatrı sayılır miktarda ziynet eşyasını çalan gruba tehditler savurmaya devam ediyor...

21 Nisan 2015 Salı

Maliye Bakanlığı, Asgari Ücret Artışı İçin Kaynak Bulunma İhtimaline Karşı 300 Özel Uçak Siparişi Daha Verdi...

Maliye Bakanlığı, Asgari Ücret Artışı İçin Kaynak Bulunma İhtimaline Karşı 300 Özel Uçak Siparişi Daha Verdi...

CHP ve HDP'nin seçim öncesi vaat ettikleri asgari ücret artışlarına "öyle bir kaynak yok" diyerek karşı çıkan hükümet, işi şansa bırakmama konusunda kararlı. Muhalafetin kaynak bulma ihtimaline karşı harekete geçen Maliye Bakanlığı, bugün imzalanan antlaşmayla kamu için 300 özel uçak siparişi daha verirken, danışman kadrolarının 4 katına çıkarılması ve iki ayrı şehirde daha AK Saray kurulması gibi ilave önlemler de gerektiğinde kullanılmak üzere hazırda bekletiliyor.

"Sıkı pazarlıklar yürütüldü"

Boeing firmasından sipariş edilen 300 adet lüks uçak için düzenlenen imza töreninde konuşan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, tanesi 60 Milyon Dolar'dan toplam 18 Milyar Dolar tutarındaki siparişle birlikte asgari ücrette önümüzdeki 2 yıl için herhangi bir artış ihtimalinin tamamen ortadan kaldırıldığına vurgu yaptı. Sipariş öncesi Boeing firmasıyla sıkı pazarlıklar yürütüldüğünü ve uçak başına 40 Milyon Dolar olan liste fiyatın 60 Milyon'a çekildiğini belirten Şimşek, "Aslında bir ara 90 Milyon'a kadar çıkmıştık ama arkadaşlarımızın 'hali hazırdaki asgari ücreti de ödeyemeyebiliriz' uyarısıyla 60'a geri inmek durumunda kaldık. Bakalım eğer muhalafet kanadından yeni vaatler gelmezse şimdilik bu rakam kurtarıyor gibi..." sözleriyle de satın alma sürecini aktardı.

Şimşek, sipariş edilen uçakların şu an tam nerede kullanılacağına karar vermediklerini de belirtirken, "Valla işte 330 Milletvekili hedef var, olursa bakan yapamadığımız arkadaşlara veririz bunları gezsinler işte. Şu an bizim için uçakların en önemli işlevi bakımıyla, yakıtıyla birlikte bütçeye getireceği yıllık 4 Milyar Dolar civardındaki ilave yük. O para nasıl harcanır, sırayla dünyayı mı dolaşır arkadaşlarımız falan bunlar sonra konuşulacak şeyler..." ifadelerine yer verdi.

"Bizim de içimize kurt düşürdüler"

Esasen ekonominin şu anki tablosunda böyle ilave önlemlere gerek olmadığını ancak muhalafetin iddialı tavrının içlerine kurt düşürdüğünü ifade eden Maliye Bakanı, CHP ve HDP'ye ise şu şözlerle yüklendi:

"Bunlar böyle efe efe konuşunca haliyle bir şüphe oluştu bizde de. Acaba özelleştirmeyi unuttuğumuz bir tesis, ne biliym belki lüks makam aracı, 50 tane danışmanı olmayan bir kamu görevlisi falan kalmıştır belki diye iyice bir araştırdık ama bir sonuca ulaşamadık. Heralde bizim kadar içinde de olmadıkları için meselenin, ondan böyle bol keseden atıp tutabiliyorlar... Kriz geldi geliyor, önümüzdeki sene 200 küsür Milyar Dolar borç ödememiz var, napıcaz, satılabilecek bir şey kaldı mı, belki bir yerden petrol çıkar mı diye el elde baş başta oturuyoruz. İşi iteleyebileceğim birini bulsam ben bi saniye durmuycam... Neyse Sayın Kılıçdaroğlu ile Demirtaş'ı yarın bizzat bakanlığımıza bekliyorum. Buyursunlar gelsinler, incelesinler tabloları, seçimden çekilmezlerse ben de bu işi bilmiyorum... Yani bakmayın biz burada göz göre göre iyi yine topa giriyoruz. Neden? ÇÜNKÜ MİLLETİMİZİ SEVİYORUZ!" 

Bakan Şimşek'in konuşması davetlilerce ayakta alkışlanırken, törenin yapıldığı salon da uzun süre "Kaynak nerede? Uçacak havada!" sloganlarıyla inledi. Tezahuratların dinmesinin ardından konuşmasına devam eden Şimşek, son olarak "Bu milletin parasını millete dağıtmaya heves edenlere milletimiz en güzel cevabı yine sandıkta verecektir" sözleriyle kimseye bir şey vaat etmeyerek girecekleri seçimden de zaferle ayrılacaklarına olan inancını dile getirdi. 

20 Nisan 2015 Pazartesi

Yeni Gelecek Partisi Başkanı Mustafa Erdar(34), Kendine Sigortalı Bir İş Bulması İçin Ailesi Tarafından Son Kez Uyarıldı

Yeni Gelecek Partisi Başkanı Mustafa Erdar(34), Kendine Sigortalı Bir İş Bulması İçin Ailesi Tarafından Son Kez Uyarıldı

2008 yılında kurulan ve bugüne dek katıldığı seçimlerde toplam bin civarında oy toplayabilen Yeni Gelecek Partisi (YGP)'nde sular durulmuyor. Haziran'daki genel seçimler için büyük bir titizlikle çalışmalarını sürdüren Genel Başkan Mustafa Erdar'ın babası tarafından artık doğru düzgün bir iş bulması için sert bir dille uyarılması partide liderlik tartışmalarına yol açarken, deneyimli başkan ise sonuçları manipüle etmekle suçladığı araştırma şirketlerine yüklendi.

Mustafa Erdar'ın babası Hüseyin Erdar, Ankara Etlik'teki parti merkezinin üst katında bulunan kendi evinde basın mensuplarını ağırlayarak, 12 senedir siyasetle ilgilenmekten vazgeçmeyen oğluyla ilgili sert açıklamalara imza attı. Eşi Berivan Hanım ile birlikte kameraların karşısına geçen Mustafa Erdar, şunları kaydetti:

''Son kez oyumu vericem''

"Milletin oğlu amir oldu, memur oldu, mühendis oldu gururla anlatıyor. Ben ise mahallede dolaşamıyorum, kahvede oturamıyorum. Birisi gelip 'oğlan ne iş yapıyor' diye soracak diye ödüm patlıyor. Ailemiz için utanç kaynağı olduğu yetmiyor, bir de her seçim öncesi 'Oyunuzu kesin bana veriyorsunuz, bu seçim partimiz için çok önemli' diye bizi darlıyor... Ama yok, yetti artık... 68 yaşına geldim, hala çocuk eğliyorum. Bu seçimde son kez vericem oyumu. Seçmen olarak çok bir vaat de istemiyorum ha. Kendine bi iş bulsun, maaşı, sigortası olsun bana okey... Ha oyumu veririm ama takipçisi de olurum. Sözler tutulmadığı anda parlamenter sistemi nasıl kafasına geçiriyorum cümle alem görecek....'

Ailece yıprandılar

Anne Berivan Hanım ise gözü yaşlı bir şekilde ne oğlana, ne de babaya laf geçiremediğinden dert yanarak, artık aile olarak çok yıprandıklarını itiraf etti. Berivan Erdar, bugüne kadar biricik oğlunu her zaman savunmaya çalıştığını ancak dayanacak gücünün kalmadığını belirtirken, ''2-3 hafta kadar önce dayısı bizdeyken salona gelip de 'Dayı seni İstanbul 2.bölge 3.sıraya yazıyorum. Sıkıntı olmaz di mi?' deyince artık ben de kendimi tutamadım, 34 yaşında koca evladıma bir tokat atıverdim...'' sözleriyle aile içinde yaşanan dramı gözler önüne serdi.

Basın mensuplarına evin içinde biriken çakmak, ajanda, kalem, takvim gibi seçim için hazırlanan eşantiyonları da gösteren acılı anne-baba, özellikle seçim döneminde her gün ayrı bir trajediye şahit olduklarını ifade ettiler.  ''Geçen odasına girdim, gecenin üçünde seçim bildirgesi mi ne yazıyo.... Öylece sızmış yazarken.. Hayır ailemizde bir tane olsun parti başkanı yok. Nereden gördü, kimden heves etti inanın bilmiyoruz. Benim Mustafam'ı birileri kandırdı. Burada tüm ailelere sesleniyorum, lütfen çocuklarının arkadaş çevrelerine çok ama çok dikkat etsinler...'' diyen Berivan Hanım, çocukları siyasetle ilgilenen diğer ebevenyleri de uyarmayı ihmal etmedi.

''İş buluyoruz beğenmiyor...''

Baba Hüseyin Erdar, son olarak çocuklarını parti sevdasından vazgeçirmek için her yolu denediğini, maaşlı sigortalı iş bulduğunu da sözlerine eklerken oğlunun bu işlere yanaşmadığından da dert yandı. ''Millete ağız eğip, araya torpiller sokup kaç kere iş bulduk bu beyefendiye ama yok illa ben siyaset yapacağım, ülkenin geleceğine yön vereceğim diye tutturdu. Lan bir denedin iki denedin tamam ama gördün olmuyor işte. Hurriyet.com.tr'de haberlere yorum yazan adam senden daha çok yön veriyor ülkenin geleceğine. Bu daha neyin ısrarı artık?'' derken dışarıdan gelen Yeni Gelecek Partisi seçim şarkısıyla açıklamalarına ara verdi. 

Acılı baba, ''Lan bu yine arabanın anahtarı alıp, seçim turuna çıkmış. Bu sefer kesin kırıcam bunun bir yerini' diyerek basın toplantısını apar topar terk ederken, olduğu yerde bayılan anne Berivan Hanım'a ise ilk müdahale toplantıyı izleyen gazeteciler tarafından yapıldı. 

13 Nisan 2015 Pazartesi

Milli Savunma Bakanlığı: ''7 Haziran seçimlerine kadar, ordumuzda şehit olarak görevlendirilmek üzere dönemsel personel alımı yapılacaktır...''

Milli Savunma Bakanlığı: ''7 Haziran seçimlerine kadar, ordumuzda şehit olarak görevlendirilmek üzere dönemsel personel alımı yapılacaktır...''





Milli Savunma Bakanlığı, resmi internet sitesinden bu akşam saatlerinde yayınlanan duyuruyla, 7 Haziran seçimlerine kadar ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde olmak üzere şehit kadrosunda görev yapacak 300 sözleşmeli er ve erbaş alımı yapılacağını açıkladı. Şehitlik makamının kutsallığına ve önemine dikkat çekilen ilanda, "Hem bu kutsal makama en kısa sürede ulaşmak hem de seçim sonuçlarına etkileyerek ülkemizin geleceğine bir iz bırakmak isteyen gençlerimiz için tarihi bir fırsat" ifadelerine yer verilirken, adaylarda halihazırda yaşıyor olmak dışında herhangi bir kriter aranmadığının da altı çizildi.


Şehit seferberliği başlıyor…


Konuyla ilgili olarak bugün bir basın toplantısı düzenleyen Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı Atıf Yunaklı, Türkiye tarihinin en büyük şehit seferberliklerinden biri için kolları sıvadıklarını açıkladı. “Valla bugün nerden baksanız güzel iş. Hepi topu şunun şurasında kaç ay yapacaksınız di mi? Maaşı var, emekliliği yok, zaten ihtiyaç da yok. Aileye de bir para bağlanıyor. Öylesine ölseniz o da olmayacaktı. Yani mevcut ekonomik koşullarda her gencimizin mutlaka değerlendirmesi gereken bir fırsat” sözleriyle koşulların son derece iyi olduğuna dikkat çeken Yunaklı, biraz genç olsa kendisinin bile şehitliği düşünebileceğini vurguladı.


Gelecek kaygısına son


Sistemin en güzel özelliğinin geleceğe kaygıyla bakan gençlerin durumuna çözüm getirmesi olduğunu da ekleyen Bakanlık Müsteşarı, bu özelliği “Yok, yok, geleceğe kaygıyla bakmak yok. Çünkü artık geleceğe bakmak yok. İş buldun mu, evlendin mi, çoluk çocuk var mı, hepsini bir anda çözüyorsun. Tık, şehitsin. Olay bitti” şeklinde açıkladı. İlk etapta 300 kişinin alınacağını, ancak sayının seçime doğru arttırılabileceğini de vurgulayan Atıf Yunaklı, “Yani şimdiki senaryolarımıza göre 300 yetiyor ama Sayın Cumhurbaşkanımız burada da 400 derse, 400 yaparız neden olmasın değil mi? Hehe… Şaka yapıyorum canım, gene en az şehitle çözeriz inşallah” demesinin ardından, tüm gençlere bir an önce en yakın Askerlik Şubesi’ne giderek başvuruda bulunmaları çağrısını yaptı.


Davutoğlu: “Şehitlik her açıdan güzel”


Milli Savunma Bakanlığı’nın seçim sürecine bu şekilde aktif olarak katılmasından ötürü son derece duygulandığını belirten Ahmet Davutoğlu ise, başbakan olarak projeye desteğinin tam olduğunu belirtti. Şahadetin Kuran-ı Kerim’de de son derece önemli bir mertebe olduğunu ayrıca Türkiye’de yasalarla da şehitliğe büyük önem verildiğini kaydeden Davutoğlu “Üstüne üstlük bakın çok ilginç şahadet şu içinde bulunduğumuz dönemde direk anketlere yansıyor biliyor musunuz? İşte böylesine kutsal bir ünvandan söz ediyoruz arkadaşlar” diyerek gençleri göreve çağırdı.


Başbakan Davutoğlu, “Kim dönüp bakınca tarihe bir iz bırakmak istemez? Anneler, babalar, oğlum öldü, öldü ama temiz %2 oy arttırdı, öldü ama il genelinde Ak Parti tulum çıkarttı demek istemez misiniz? Tarihi fırsat vallahi ayağınıza geldi” sözleriyle de velilere seslenmeyi ihmal etmedi. Son olarak tüm bakanlıklardan bu tür seçim çalışmaları beklediğini kaydeden Ahmet Davutoğlu, HDP’nin barajı aşar göründüğü bir anket sonucunun cumhurbaşkanına ulaştırılmak üzere olduğu haberini almasının ardından koşarak Ak Saray’a doğru uzaklaştı.






(calakalem Brüksel'den bildirdi)




8 Nisan 2015 Çarşamba

Son 1 Ayda 6. Kez Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Buluşan Muhtarlar Sonunda İkna Oldu: ''Tamam ya, başkanlık sistemi en süperi. Tamam, yeter''

Son 1 Ayda 6. Kez Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Buluşan Muhtarlar Sonunda İkna Oldu: ''Tamam ya, başkanlık sistemi en süperi. Tamam, yeter''





Bundan yaklaşık 1 ay önce başlayan ve gün geçtikçe gelenekselleşen “Cumhurbaşkanı – Muhtarlar Buluşmaları”nın 6. ayağı bugün Ak Saray’da yapıldı. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen muhtarlar, daha önce toplantılara katılanların dinlediği gibi bir kez daha uzun saatler boyunca başkanlık sisteminin faziletlerini dinlemek zorunda kaldı. Beklenen açıklama ise öğle arasında Marmara Muhtarlar Derneği Başkanı’ndan geldi: “Tamam, vallahi ikna olduk, geçilsin başkanlık sistemine. En güzel sistem o sistem. Yeter, daha fazla muhtar şu çileyi çekmesin”


1,742 muhtar feda edildi


Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda 6. etabı düzenlenen Muhtarlar Buluşması ilk kez önemli bir çıkışa sahne oldu. Toplantıya verilen öğle arasında basın mensuplarının karşısına geçen Marmara Muhtarlar Derneği Başkanı Mahmut Akatlı, “Artık yeter” mesajı verdi. Bugüne dek toplam 1,742 muhtarın bizzat Erdoğan tarafından adeta alçıya alınarak saatlerce başkanlık sistemi propagandası dinlediklerine dikkat çeken Akatlı, yaşanan psikolojik sorunlar nedeniyle şu an Türkiye’nin birçok köyünde, komşu köyden kız istemeye bile gidemeyecek hale gelen muhtarlar bulunduğunu kaydetti.


Muhtarlar hedef mi seçildi?


Sırf Erdoğan’la buluşmamak için çoğu muhtarın toplantı günlerinde mahalledeki kömürlüklere saklandığını da ekleyen Akatlı, “İnanın şuraya getirecek adamı artık zor buluyoruz. Yolda bayılan mı istersin, sinir krizi geçiren mi istersin hepsi gırla” sözleriyle yaşanan sıkıntıların altını çizdi. Muhtarlar gibi bugüne dek ülke siyaseti tarafından pek de fark edilmemiş, kendi halinde yaşayan bir grubun son dönemde bir takım odaklar tarafından bir tür oyunun içine çekilmeye çalışıldığını da kaydeden dernek başkanı, zaman zaman akıllarına çeşitli teorilerinin de gelmeye başladığını şu sözlerle ifade etti:


“Valla biz anlamadık zaten, neden muhtarlar olarak hedef biz seçildik? Kaymakamlar var, valiler var, belediye başkanları var. Var da var yani... Ama koca ülkede herkes kendini bir şekilde kurtardı, olan yine biz muhtarlara oldu. Eskiden iyi kötü ikametgah belgesi falan veriyoduk, şimdi onu da vermiyoruz. Direkt nüfus müdürlüklerinden alıyolar. Yani şimdi biraz komplo teorisi gibi olacak ama; acaba hiç işimiz gücümüz yok diye mi bize bu işkenceyi yapıyolar?”


“Her muhtar önlemini alsın”


Mahmut Akatlı, toplantılar esnasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da durumu münasip bir dille anlatmaya çalıştıklarını ancak başarılı olamadıklarını da aktardı. 4. Toplantıda cesaretini toplayan bir muhtarın “Cumhurbaşkanım, iyi güzel anlatıyosunuz da, yani afedersiniz Başkanlık sisteminden biz ne anlarız?” sorusunu sormaya çalışırken bayıldığını hatırlatan tecrübeli başkan, gazetelerin o muhtar için 'Erdoğan sevgisinden bayıldı' şeklinde başlık attığını da ekledi. Hem bu tip yanlış anlaşılmaların yaşanmaması hem de muhtemelen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hiçbir uyarıyı kale almaksızın Muhtarlar Buluşmaları’na devam etmesi olasılığı nedeniyle her muhtarı kendi önlemini almaya davet eden Akatlı’nın kamuoyuyla paylaştığı kimi öneriler şöyle;


İşte öneriler…


- Yanınızda kulaklık getirin. Özellikle kulak içi kulaklıklar sayesinde dışarıdan görünmeden radyo falan dinlenilebiliyor. Başkanlık sistemi anlatımının etkilerinden kurtulmak için birebir. Yalnızca herkes Erdoğan’ı alkışlarken eşlik etmeyi unutmayın.


- Salona giriş esnasında o kalabalıkta ufak bir hengame oluyor. Kaçış denenebilir. Fakat Saray çok büyük. Önceki toplantılardan bu şekilde kaçıp hala haber alınamayan muhtarlar var. Yanınızda en azından pusula bulundurun bu yöntemi deneyecekseniz.


- Toplantı davetini alır almaz Gülen Cemaati’nin en yakın kurumuna gidip bağlılığınızı ilan edin. Bu esnada çekeceğiniz videoyu sosyal medyaya yükleyin. Aynı akşam 2 kişi gelip davetiyeyi geri alıyor. Buraya kadar her şey güzel. Sonra gelen 2 cemaatçiyi de atlatabilirseniz, sizden iyisi yok.


- Muhtarlıktan istifa edin. Henüz ev hanımlarını hiçbir toplantıya çağırmadı. Ev hanımı olun. Zorlu, fakat en azından Erdoğansız bir meslek.




 
© Copyright 2035 akeron
Theme by Yusuf Fikri