30 Ağustos 2014 Cumartesi

"Hadi yaramı sarmaya merhemin yok, yalandan da olsa gönül alamaz mısın?" /Mevlana/

"Hadi yaramı sarmaya merhemin yok, yalandan da olsa gönül alamaz mısın?" /Mevlana/ August 31, 2014 at 12:13AM

Çok gülen insana iyi davranın, çünkü bir yerlerde hep tek başına ağlar. [Can Yücel]

Çok gülen insana iyi davranın, çünkü bir yerlerde hep tek başına ağlar. [Can Yücel] August 30, 2014 at 10:21PM

Yapay değil, #organik olmalı sevda. Hormonlarla, dış etkilerle ya da yalnızlıktan değil, kendiliğinden gelişip büyümeli gönül bahçesinde...

Yapay değil, #organik olmalı sevda. Hormonlarla, dış etkilerle ya da yalnızlıktan değil, kendiliğinden gelişip büyümeli gönül bahçesinde... August 30, 2014 at 08:27PM

Yastığınıza sarılarak uyuyorsanız bilinçaltınızda birini çok özlüyorsunuzdur.

Yastığınıza sarılarak uyuyorsanız bilinçaltınızda birini çok özlüyorsunuzdur. August 30, 2014 at 06:29PM

Denizi durgun görebilirsin ama hareketsiz asla! [Kızıla Boyalı Saçlar - Kostas Mourselas] Jul

Denizi durgun görebilirsin ama hareketsiz asla! [Kızıla Boyalı Saçlar - Kostas Mourselas] Jul August 30, 2014 at 04:36PM

Seni rüyamda görebilme umudu olmasa, uykunun ne anlamı kalır.

Seni rüyamda görebilme umudu olmasa, uykunun ne anlamı kalır. August 30, 2014 at 02:47PM

☀ Yanlış kişiden samimiyet beklediğin an, kırılıyorsun. [Dostoyevski] Jul

☀ Yanlış kişiden samimiyet beklediğin an, kırılıyorsun. [Dostoyevski] Jul August 30, 2014 at 12:53PM

"Giderek terbiyesizleşiyorsan; hayatın ne mal olduğunu anlıyorsun demektir." [Bob Marley] Aug

"Giderek terbiyesizleşiyorsan; hayatın ne mal olduğunu anlıyorsun demektir." [Bob Marley] Aug August 30, 2014 at 10:59AM

29 Ağustos 2014 Cuma

Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin. [Ernesto Che Guevara]

Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin. [Ernesto Che Guevara] August 30, 2014 at 09:09AM

Hayatın en berbat tarafı beklemektir. En iyi tarafı ise beklemeye değer birine sahip olmaktır.

Hayatın en berbat tarafı beklemektir. En iyi tarafı ise beklemeye değer birine sahip olmaktır. August 30, 2014 at 07:17AM

Dolu otobüs de arkaya ilerleyin diyen şöför; havalandırma ki boşluğu da hesaba katmış.

Dolu otobüs de arkaya ilerleyin diyen şöför; havalandırma ki boşluğu da hesaba katmış. August 30, 2014 at 05:25AM

Susma! Bir şey söyle. Biraz olsun yardım et. Gelemiyorum üstesinden ben bu aşkın, tek başıma. [Nev] Jul

Susma! Bir şey söyle. Biraz olsun yardım et. Gelemiyorum üstesinden ben bu aşkın, tek başıma. [Nev] Jul August 29, 2014 at 04:58PM

Dürüst olmanın tek yolu, her fırsatta dürüst olmaktan geçer. Sep

Dürüst olmanın tek yolu, her fırsatta dürüst olmaktan geçer. Sep August 29, 2014 at 03:03PM

Hayatta en büyük zevk başkasının "Yapamazsın" dediğini yapmaktır! [Walter Bagehot]

Hayatta en büyük zevk başkasının "Yapamazsın" dediğini yapmaktır! [Walter Bagehot] August 29, 2014 at 01:11PM

Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değil.. UstadNFK

Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değil.. UstadNFK August 29, 2014 at 11:12AM

28 Ağustos 2014 Perşembe

Bir kadın için istediğini elde etmek en büyük mutluluk aracıdır. Bu yüzden kadınlar daha çok alışveriş yapar.

Bir kadın için istediğini elde etmek en büyük mutluluk aracıdır. Bu yüzden kadınlar daha çok alışveriş yapar. August 29, 2014 at 09:12AM

Dünyanın en güzel cümlesi "seni seviyorum" değil, "tümörünüz iyi huylu çıktı" dır. [Woody Allen]

Dünyanın en güzel cümlesi "seni seviyorum" değil, "tümörünüz iyi huylu çıktı" dır. [Woody Allen] August 29, 2014 at 07:20AM

''Her zaman umut vardır. Belki sende yok, belki burada yok ama bir yerde birilerinde var.''

''Her zaman umut vardır. Belki sende yok, belki burada yok ama bir yerde birilerinde var.'' August 29, 2014 at 05:29AM

Hayatta öyle seçimler yap ki; kazandığın şeyler, kaybettiklerine değsin. [Ernesto Che Guevara]

Hayatta öyle seçimler yap ki; kazandığın şeyler, kaybettiklerine değsin. [Ernesto Che Guevara] August 28, 2014 at 05:27PM

26 Ağustos 2014 Salı

Aşkı hangi cümleye sığdırırsan sığdır, aşık olduğunda o cümle sana yetersiz gelir. Jul

Aşkı hangi cümleye sığdırırsan sığdır, aşık olduğunda o cümle sana yetersiz gelir. Jul August 26, 2014 at 06:11PM

Seveni arıyoruz, üzene varıyoruz..

Seveni arıyoruz, üzene varıyoruz.. August 26, 2014 at 04:18PM

Güzel düşün. Çünkü, ancak ve ancak güzel düşünceler seni karanlıktan çıkarabilir.

Güzel düşün. Çünkü, ancak ve ancak güzel düşünceler seni karanlıktan çıkarabilir. August 26, 2014 at 02:22PM

Beklemek zor ama beklediğine değecek.

Beklemek zor ama beklediğine değecek. August 26, 2014 at 12:28PM

MSN Facebook’u keşfedinceye, Facebook Twitter’ı keşfedinceye, Twitter sevgili buluncaya kadar, süperdir.

MSN Facebook’u keşfedinceye, Facebook Twitter’ı keşfedinceye, Twitter sevgili buluncaya kadar, süperdir. August 26, 2014 at 10:35AM

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Ve bazen kendine dürüst olmaya utanır insan...

Ve bazen kendine dürüst olmaya utanır insan... August 26, 2014 at 08:44AM

Herkesin derdi kendine büyük.

Herkesin derdi kendine büyük. August 26, 2014 at 06:54AM

Hıc bır sey ıcın gec degıl ıste o sey ne onu anlamıyorum..

Hıc bır sey ıcın gec degıl ıste o sey ne onu anlamıyorum.. August 26, 2014 at 05:01AM

Sa e, benimle konuşmayı özleyip özlemediğini merak ediyorum. Jul

Sa e, benimle konuşmayı özleyip özlemediğini merak ediyorum. Jul August 26, 2014 at 03:05AM

Sevgili ÖSYM,ALES'te emeği geçen herkese teşekkür ederim ancak böyle bir sınav için 35TL fazla.3-5TL yapın,sürümden kazanın,herkes eğlensin.

Sevgili ÖSYM,ALES'te emeği geçen herkese teşekkür ederim ancak böyle bir sınav için 35TL fazla.3-5TL yapın,sürümden kazanın,herkes eğlensin. August 26, 2014 at 01:12AM

Birini anlamak için söylediklerinden çok sustuklarını dinleyin. Çünkü insan, söylediklerinden çok sustuklarında gizlidir. [Stone]

Birini anlamak için söylediklerinden çok sustuklarını dinleyin. Çünkü insan, söylediklerinden çok sustuklarında gizlidir. [Stone] August 25, 2014 at 11:19PM

Ancak eski hayallerin kırılmasıyla mümkün yeni hayaller kurabilmek... [Haydi kıralım hayallerimizi - Haşmet Babaoğlu] Jul

Ancak eski hayallerin kırılmasıyla mümkün yeni hayaller kurabilmek... [Haydi kıralım hayallerimizi - Haşmet Babaoğlu] Jul August 25, 2014 at 09:24PM

23 Ağustos 2014 Cumartesi

Saçma Sapan Hareketleri Nedeniyle Ailesi Tarafından 'Hiperaktif' Olarak Tanımlanan Çocuğun, Bildiğimiz Gerizekalı Olduğu Ortaya Çıktı

Saçma Sapan Hareketleri Nedeniyle Ailesi Tarafından 'Hiperaktif' Olarak Tanımlanan Çocuğun, Bildiğimiz Gerizekalı Olduğu Ortaya Çıktı


Ankara'da yaşayan Hakan-Bilge Terziel çifti, aşırı hareketli olması nedeniyle psikiyatri kliniğine götürdükleri evlatları Anıl Can Terziel'e (6) konulan "akli dengesi yerinde değil" teşhisinin şokunu yaşıyor. Yerinde duramayan, sağa sola saldıran ve durmadan saçma sapan konuşan her çocuk gibi Anıl Can'ın da yüksek zekası nedeniyle hiperaktif olduğunu düşünerek kliniğin kapısından giren genç çift, çocuklarının gerçekten, bildiğimiz gerizekalı olduğu gerçeğini kabullenmeye çalışırken, yaşadıkları dram benzer durumdaki diğer ebeveynleri de endişelendiriyor.


"Hiperaktif diye seviniyorduk"


Aydınlıkevler Özel Hastanesine ait Psikiyatri Kliniğinden aldıkları sonucun ardından büyük bir şok yaşayan genç çift, hastane çıkışında güçlükle zaptedebildikleri Anıl Can'a rağmen çarpıcı açıklamalarda bulundular. Anıl Can'ın etrafta gördükleri çocuklardan çok da farklı olmadığını iddia eden anne Bilge Terziel (33) "Tamam biraz hareketlidir, saldırgandır Anıl'ımız... oğlum dur bir saniye... Ancak biz bunu hiperaktif olmasına falan yormuştuk. Hatta bu... yapma evladım... biraz da hoşumuza gidiyordu, zeki falan oluyor diye hiperaktifler" şeklinde başladığı konuşmasına, minik Anıl'ın ayakkabılarına kusması nedeniyle ara vermek zorunda kaldı.


"Oğlan deli çıktı


Eşinin ardından söz alan talihsiz baba Hakan Terziel de "Hiperaktif bu çocuk diye seviniyorduk sevinmesine de... evladım çekme annenin saçını... Bizim oğlanın durumu o değilmiş maalesef. Bildiğimiz gerizekalıymış" diyerek, minik yavrularının bazı garip davranışlarının nedenini ancak şimdi anlayabildiklerini ifade etti. Gün boyunca hiç durmadan soru soran, yarım cümlelerle konuşan, konuşamadığı zaman da uydurma şarkılar söylemeye çalışan Anıl Can'ı bugüne dek sempatik bulduklarını açık yüreklilikle söyleyen Baba Terziel, konuşmasına şu şekilde devam etti:


"Ne bileyim, demek ki babası olduğum için bana öyle şirin geliyormuş... Bilge, koş yakala şu oğlanı!.. Bir de, niye yalan söyleyeyim, erkek çocuğu diye deli dolu olması, sürekli birilerine sataşması da beni eğlendiriyordu. Hatta öyle bir dolu saçma sapan videosunu da facebook'a kendi ellerimle yükledim... Kısmet işte, insan bilemiyor neyin ne olaca... Çocuğum ısırmasana abilerin bacağını!"


Hiperaktif deyince seviniyorlardı


Kliniğin başhekimi Dr. Emirhan Yücedağlı, aşağı yukarı her ay kendilerine bunun gibi hiperaktif şüphesiyle getirilen 100-150 kadar çocuk olduğunu ifade ederken, "Bir defa hiperaktivite istatiksel olarak bu kadar yüksek görülen bir rahatsızlık değil. Hatta 16 yıldır bilfiil çocuk psikiyatrlığı yapan biri olarak ilk kez gerçekten ruh hastası bir çocukla karşılaştığımı da söylemeliyim. Normalde bize gelen çocukların önemli bir kısmı bildiğin şımarık ama bunu ebeveynlere anlatmak mümkün olmuyor. 2-3 seans paralarını alıp rapora da 'Hiperaktif' yazınca sevinip gidiyorlar. Niyeyse onu çok matah bir şey sanıyorlar, biz de sesimizi çıkarmıyoruz" diyerek olayın bu noktaya gelmesinde tıp camiası olarak kendilerinin de suçu olduğunu itiraf etti.


Dr Yücedağlı, talihsiz çiftin yaşadığı dramın bütün ebevynlere ibret olması gerektiğini belirttiği esnada hastabakıcıların elinden kurtulmayı başararak, kliniğin kapısına doğru koşmaya başlayan minik Anıl Can da uyuşturucu tabancayla vurularak etkisiz hale getirildi.



16 Ağustos 2014 Cumartesi

Bir aşk eksik kaldı hayatım ve şu anda onu bekliyorum. [Emre Tuncer]

Bir aşk eksik kaldı hayatım ve şu anda onu bekliyorum. [Emre Tuncer] August 16, 2014 at 03:54PM

Bugün 21 Haziran ve bu güne solstis(gündönümü) denir.Yılın en uzun gündüzü yaşanır.Güneş ışınlarının en büyük açıyla geldiği tarihtir.

Bugün 21 Haziran ve bu güne solstis(gündönümü) denir.Yılın en uzun gündüzü yaşanır.Güneş ışınlarının en büyük açıyla geldiği tarihtir. August 16, 2014 at 02:02PM

unutkanlık için balık yağı vermiyolarmı bide,deli oluyorum,lan balığın komple kendi hafızası 3sn.zaten yağından nolucak

unutkanlık için balık yağı vermiyolarmı bide,deli oluyorum,lan balığın komple kendi hafızası 3sn.zaten yağından nolucak August 16, 2014 at 10:16AM

15 Ağustos 2014 Cuma

Kimi gittiği yeri mutlu eder, kimi terkettiği yeri... [Oscar Wilde]

Kimi gittiği yeri mutlu eder, kimi terkettiği yeri... [Oscar Wilde] August 16, 2014 at 08:18AM

...beynim kaderime isyan ediyordu ve bu isyanı bastırmanın tek yolu içmek, içmek ve içmekti. [Charles Bukowski - Ölüler Böyle Sever] Jul

...beynim kaderime isyan ediyordu ve bu isyanı bastırmanın tek yolu içmek, içmek ve içmekti. [Charles Bukowski - Ölüler Böyle Sever] Jul August 16, 2014 at 06:28AM

Sen kasırgalara dayanmışsın, rüzgârla mı yıkılacaksın! Başka çaren yok yüreğim, dosta düşmana karşı ayakta kalacaksın... [Can Yücel]

Sen kasırgalara dayanmışsın, rüzgârla mı yıkılacaksın! Başka çaren yok yüreğim, dosta düşmana karşı ayakta kalacaksın... [Can Yücel] August 16, 2014 at 04:31AM

İnsanlar ikiye ayrılır: Bekleyeni olanlar ve olmayanlar. [Anadolu Kartalları-Hakan Evrensel] Jul

İnsanlar ikiye ayrılır: Bekleyeni olanlar ve olmayanlar. [Anadolu Kartalları-Hakan Evrensel] Jul August 16, 2014 at 02:32AM

Yarın hep yakın, ama hiçbir zaman bugün gibi değil. Aug

Yarın hep yakın, ama hiçbir zaman bugün gibi değil. Aug August 16, 2014 at 12:35AM

Kalbime dokun. Sonra beni benden al. Götür sıkıntılarımdan, dertlerimden uzağa, kalbinin orta yerine bırak.

Kalbime dokun. Sonra beni benden al. Götür sıkıntılarımdan, dertlerimden uzağa, kalbinin orta yerine bırak. August 15, 2014 at 10:37PM

Hani derler ya, ben sensiz yaşayamam, diye. Ben onlardan değilim. Ben sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım. [Nazım Hikmet]

Hani derler ya, ben sensiz yaşayamam, diye. Ben onlardan değilim. Ben sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım. [Nazım Hikmet] August 15, 2014 at 08:37PM

Başarının sırrı amaca sadakattır... [Benjamin Disraeli]

Başarının sırrı amaca sadakattır... [Benjamin Disraeli] August 15, 2014 at 06:44PM

10 Ağustos 2014 Pazar

İran, Hangi Yöne Atılırsa Atılsın İsrail Topraklarına Düşen Füze Geliştirdi

İran, Hangi Yöne Atılırsa Atılsın İsrail Topraklarına Düşen Füze Geliştirdi


İran Genelkurmay Başkanı Hasan Firuzabadi, Fars Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada İran Ordusu tarafından geliştirilen yeni füze sistemi hakkında önemli bilgiler verdi. El Sabit - 3 adı verilen füzelerin hangi istikamete doğru atılırsa atılsın İsrail topraklarına düşecek biçimde tasarlandığını belirten Firuzabadi, bu sayede kullanıcı hatasını sıfıra indirmeyi planladıklarını ifade ederken, gelecek ayın sonunda ilk prototipi üretilecek olan füzelerden deneme amacıyla havaya rastgele bir tane fırlatacaklarını da açıklayarak İsrail'e gözdağı verdi.


"Bu sefer kesin vuruyoruz..."


İran ve İsrail arasında bir süredir tırmanan gerilim, bugün İran Genelkurmay Başkanlığı'ndan gelen açıklamayla yeni bir boyut kazandı. Fars Haber Ajansı'na konuşan Genelkurmay Başkanı Hasan Firuzabadi, öncelikle bir süredir periyodik olarak İsrail'i tehdit eden açıklamalar yapmak dışında herhangi bir aksiyon geliştirmedikleri yönündeki eleştirileri yanıtlarken "Aslında bir şey yapmıyor değildik. 4 aydır her tehditin ardından İsrail'e 2 tane de füze yolluyoruz ama nasıl oluyorsa bir türlü tutturamadık koca ülkeyi. Ya denize düşüyor ya Beyrut'a falan. Menzil biraz uzun, o yüzden sıkıntı oldu. Neyse, sonunda hallettik galiba o meseleyi. Bu sefer kesin vuruyoruz..." ifadelerine yer verdi.


Füzenin teknik detayları


Eleştirilere en güzel yanıtı, tamamen İran mühendis ve işçilerinin ürünü olan El Sabit - 3 füzeleriyle sahada vereceklerini belirten Firuzabadi, "Doğruyu söylemek gerekirse, teknik olarak güdümlü füze teknolojisini yeniden keşfettik diyebilirim. İlk iki prototip ısıya ve sese güdümlü füzelerdi ancak daha sonra o kadar teferruata gerek olmadığı ortaya çıkınca onlardan vazgeçtik. Neticede hedef pek o kadar hareketli sayılmaz. İsrail'in koordinatları değişmediği sürece çok yüksek bir ihtimalle ıskalamayız..." sözleriyle İran'ın yeni silahının teknik detaylarını paylaştı.


Civar ülkelerde gergin bekleyiş


Önümüzdeki ay tatbikat amacıyla bir tanesinin rastgele bir yöne doğru fırlatılacağı açıklanan füzeler, İran'a komşu ülkelerde endişeli bir bekleyişe neden olurken, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, twitter hesabından yaptığı açıklamada "hele bir tane atsınlar da, isabet ederse düşünürüz bir şeyler..." yorumunu yapmakla yetindi.



9 Ağustos 2014 Cumartesi

Başbakanı Eleştirdiği Yazısı Nedeniyle İşine Son Verilen Iğdırses Gazetesi Yazarı Hıdır Hızarcı, Buruk Sevinç Yaşıyor

Başbakanı Eleştirdiği Yazısı Nedeniyle İşine Son Verilen Iğdırses Gazetesi Yazarı Hıdır Hızarcı, Buruk Sevinç Yaşıyor


2 gün önce Iğdır'ın yerel gazetesi Iğdırses'de yayınlanan "Yakışmadı Sayın Başbakan!" başlıklı yazısının ardından apar topar işine son verilen köşe yazarı Hıdır Hızarcı, birileri tarafından okunduğunu talihsiz bir şekilde de olsa öğrenmenin buruk sevincini yaşıyor. Köşesine son verildiğini gazete yönetiminden dün akşam aldığı bir telefonla öğrenen Hızarcı, "Beni arayıp 'emir büyük yerden, birilerini çok kızdırmışsın. Kusura bakma, artık seninle çalışamayacağız Hıdır Ağabey' dediler. Biraz üzüldüm tabii ama açıkcası bu kadar ciddiye alınmak bir yandan da gururumu okşamadı değil. Bunca senedir kendim yazıp kendim okuyorum sanıyordum, benim için hoş bir sürpriz oldu" sözleriyle duygularını aktardı.


"Kim okumuş da kim şikayet etmiş?"


Iğdır'ın günlük ortalama 750 tirajlı yerel gazetesi Iğdırses'te 8 senedir köşe yazarlığı yapan Hızarcı, evinde düzenlediği basın toplantısında görevine son verildiği bilgisini dün akşam bizzat gazetenin imtiyaz sahibi, genel yayın yönetmeni, başyazarı, dağıtım sorumlusu ve aynı zamanda kendisinin de amcaoğlu olan Muharrem Hızarcı'dan aldığını belirterek şöyle devam etti:


"İlk önce bi şaşırdım, 'noldu amcaoğlu hayırdır gazeteyi mi kapatıyorsun?' diye sordum. Bana 'hayır ağabey, gazeteye yerinde duruyor ama sen olmayacaksın artık.' dedi. Anlamıştım aslında ama yine de 'O yazı yüzünden mi?' diye sordum. 'Evet' dedi. 'Kim okumuş da şikayet etmiş oğlum yazıyı?' dedim. Bilmediğini söyledi. Ama dediğine göre bizzat partinin ilçe başkanı arayıp rica etmiş, onu da direkt Ankara'dan aramışlar. 'Peki Muharrem senin canın sağolsun' diyerek telefonu kapattım. Şahsen 56 yaşındayım, kendimi hiç bu kadar önemli hissetmemiştim..."


Tebrik telefonları yağdı


Hızarcı, haberin duyulmasının ardından çok sayıda kutlama telefonu aldığını söylerken, eve akın eden komşuları da ortalığı adeta bayram yerine çevirdiler. Yazar adına tebrikleri kabul eden 32 yıllık eşi Fatma Hızarcı ise, "açıkcası Hıdır'ın ne yazdığından pek haberim yok. Gazetede Muharrem'in ricasıyla yazmaya başladığı ilk zamanlar bir heves edip okumuştum ama sonra evin işiydi, çocuklardı falan derken pek fazla takip edemedim. 1 kere de evlilik yıldönümümzü köşesinden kutlamıştı o zaman çok duygulanmıştım. Bu kadar önemli olduğunu bilsem her hafta okurdum..." sözleriyle eşinden duyduğu gururu gözler önüne serdi.


"Susturamayacaklar!"


Toplantıda, gazeteden kovulmasına neden olan yazı ile ilgili soruları da yanıtlayan Hızarcı, yazıda şehir merkezinde ciddi bir ihtiyaç haline gelen kat otoparkla ilgili seçim zamanı verilen bazı sözlerin hala yerine getirilmediğini hatırlatarak bu yüzden Başbakan'a sitem ettiğini belirtti. "Benim kalemimi sustursanız da, bu halen İlimizde, özellikle şehir merkezinde ciddi bir park yeri sıkıntısı yaşandığı gerçeğini değiştirmeyecek!" diyen Hızarcı, siyasi baskılara boyun eğmeyeceğini de şu sözlerle dile getirdi: "Beni gazeteden kovdurarak susturacaklarını sananlar çok yanılıyorlar. Ne yapar eder okurlarımla buluşmanın bir yolunu yine bulurum. Zaten, toplasanız 5-6 kişi ancak varlar, onların da hepsi tanıdık. Gerekiyorsa tek tek sms atarım, nedir yani!"


Toplantı sonrası, gazetecilerin ekmeğiyle oynamanın bir Başbakan'a yakışmadığını dile getiren Hızarcı, "yanlış anlaşılmasın, kendim için söylemiyorum. Ben zaten o yazıları bedavaya yazıyordum. Esas mesleğim muhasebecilik. Öyle, genel konuşuyorum, benlik bir durum yok yani..." derken, Sözcü Gazetesi'nden köşe yazarlığı teklifi aldığı yolundaki söylentilerle ilgili olaraksa suskun kalmayı tercih etti.



7 Ağustos 2014 Perşembe

Yüksek Seçim Kurulu, Nijerya'ya Kurulan Sandıkların İçerisinde Türkiye'ye Giriş Yapan 12 Mülteciyi Sınırdışı Etmek İçin Harekete Geçti

Yüksek Seçim Kurulu, Nijerya'ya Kurulan Sandıkların İçerisinde Türkiye'ye Giriş Yapan 12 Mülteciyi Sınırdışı Etmek İçin Harekete Geçti


Seçimlere sadece 3 gün kala yurtdışı temsilciliklerde Türkiye'nin yeni cumhurbaşkanını belirlemek için oy verme işlemleri sürerken, Nijerya'dan yurda ulaşan sandıklardan çıkan 12 adet mülteci YSK'da şok etkisi yarattı. Sınırdışı edilmeleri için gerekli yasal süreçleri başlatılan mülteciler, getirildikleri Yabancılar Şubesi'nde verdikleri ilk ifadede “Yeni Türkiye'de umarım bize de yer vardır, neticede yepisyeni ülke. Hadi eski Türkiye olsa, tamam biz de gelmezdik ama... Yeni bu...” sözlerine yer verdi. 12 kişilik grup, Afrika'nın incisi Nijerya'dan gelen sandıklarda 3 adet zarf kaldığını belirtirken, geri kalan geçerli oyların bir bölümünü yolda yediklerini itiraf etti.


“Neticede biz de sandıktan çıktık”


Ankara Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi’nde sorguları süren 12 kişilik Nijeryalı grup, verdikleri ifadelerde bir hayli zorlu geçen yolculuklarının detaylarını aktardı. Emniyete yakın kaynaklardan alınan bilgilere göre, başkent Abuja’da sandığa girdiği tespit edilen Akene Monueke, öncelikle seçimin tüm Türkiye’ye hayırlı olması dileklerini ileterek ifadesine başladı. İlk kez denenen yurtdışında oy kullanma uygulamasının henüz kimi aksaklıklara sahip olduğunu belirten Monueke “Yani açık söyliyim sandık güvenliği pek iyi değil. O kadar mesafeyi kelle koltukta geldik resmen” sözleriyle dert yandı. Sınırdışı edilmeleri gibi bir olasılığı asla kabul etmeyeceklerini de ekleyen Monueke, “Valla kimse heveslenmesin, ben ve 11 arkadaşım resmen sandıktan çıkmış durumdayız. Hiç kimsenin milli iradeyi yok saymaya hakkı olamaz” diyerek, Türkiye’de kalacaklarına inançlarının tam olduğunu vurguladı.


Erdoğan’a destek...


Nijerya’dan gelen kafilenin içinde bulunan bir başka isim Tudani Udowawa da ifadesinde “Ben kendi kabile şefimin seçiminde de Uzun Adam’a verdim. Gelin, şu vatandaşlık işlemimizi yapın, hep birlikte milletin adamını köşkte görelim” diyerek Erdoğan’a destek verdiklerini açıkladı. Udowawa, “Hayır zaten Ekmek için Ekmeleddin denilerek maalesef biz Nijeryalılarının saf duygularıyla oynandı. Resmen yanlış yönlendirildik. Sandığa bi girdik ki peeeh nerde ekmek, sırf zarf” şeklindeki açıklamasıyla da çatı adaya yönelik eleştirilerini dile getirdi. Yolculuğun bir hayli uzun ve zorlu geçmesinden ötürü zarfların bir bölümünü yemek zorunda kaldığını da itiraf eden Udowawa, “Şimdi şöyle, yediğim geçerli oy sayısı 17. Adaylara göre dağılım; Tayyip Erdoğan 9, Ekmeleddin İhsanoğlu 5, Selahattin Demirtaş 3. Siz bunları toplama ekleyin, hak geçmesin” sözleriyle ifadesini noktaladı.


YSK: “Kimi sorunlar oluyor tabi...”


Nijeryalıların Emniyet’e teslim edilmesinin ardından konuya dair kısa bir açıklama yapan YSK ise, ilk yurtdışı oy kullanma sürecinde çeşitli karışıklıkların yaşandığını kabul etti. 12 kişilik grupla ilgili olarak bir tasarruf yetkisine sahip olmadıklarını kaydeden YSK Başkan Yardımcısı Bekir Kumlular, konuyu bundan sonrasında Emniyet’in çözeceğini vurguladı. Kumlular, “Yani tabi bu mültecilerden ötürü olayın hep kötü yönünü görmemek lazım, çok hoş sürprizler de oldu. Örneğin, Almanya’dan gelen sandıklardan çikolata çıktı. Sağolsun gurbetçilerimiz alışkanlıktan tabi buraya boş göndermemişler sandıkları. Şu kolumda gördüğünüz radyolu saat de yine kendilerinden” sözleriyle vatandaşlık görevini fazlasıyla yerine getiren seçmenlere teşekkürlerini iletti.


Son olarak Alaska’da oy kullanabilmesi için sandık kurulan tek seçmene de seslenen Bekir Kumlular “Ya o noktada tabi bizim de eksiğimiz oldu, görevli yollamadık. Tek bir kişi neticede, atar oyunu geri yollar dedik gelin görün ki aldığımız bilgiye göre kayıtlı seçmenimiz Rıza Erlebaş sandığı alıp kaçmış. Rıza, oğlum Facebook’tan buldum seni, sandığın içine eski musluk başı, pense, İngiliz anahtarı falan koymuşsun. Oğlum zimmetli lan o, yolla onu geri. Ben sana alet kutusu alıcam söz” çağrısında bulunarak sözlerine son verdi.



3 Ağustos 2014 Pazar

2 Çocuğuyla Birlikte Tatile Çıkan Gündoğdu Ailesi, 7'den 70'e Herkesin Haklı Nefretini Kazanarak İstanbul'a Döndü

2 Çocuğuyla Birlikte Tatile Çıkan Gündoğdu Ailesi, 7'den 70'e Herkesin Haklı Nefretini Kazanarak İstanbul'a Döndü


Yaklaşık 1 hafta önce İstanbul'dan yola çıkarak Fethiye-Ölüdeniz'e gelen ve tatillerini burada geçiren 4 kişilik Gündoğdu ailesi, seyahatin en başından itibaren yollarına çıkan herkesin haklı nefretini kazanarak dün sabah sularında evlerine döndüler. Hem kendilerine hem de çevredekilere tatili zehir eden Mehmet-Rana Gündoğdu çifti ile çocuklarının Ölüdeniz yolculuğuna ebeveynlerin kavgası ve çocukların gözyaşları damgasını vururken, her şeye rağmen Facebook albümlerinde mutluluk tablosundan yine taviz verilmedi.


Yine hayal kırıklığı


Gündoğdu ailesinin büyük sabırsızlıkla beklediği yaz tatili, ilk çocukları Nahit Efecan (6)'ın doğumundan sonraki bütün tatiller gibi yine hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Daha Otogar'da, otobüse biner binmez oturma kombinasyonları ile ilgili yaşadıkları tartışmayla tatillerine start veren Mehmet-Rana çifti, otobüsün hareket etmesinin hemen ardından minik Mediha Busenaz (4)'ın ağlama krizine girmesiyle yol boyu büyük küçük herkesin bedduasını aldı. Çiftin tatili, aldıkları bedduaların da etkisiyle bir daha iflah olamadı.


Kaldıkları otele vardıklarında baba Mehmet Gündoğdu'dan gelen "hadi çocuklar siz havuza inin kardeş kardeş oynayın, biz annenizle biraz dinlenelim" şeklindeki üstü kapalı seks teklifinin Rana Hanım tarafından “aa, olmaz öyle şey bırakmam çocuklarımı bilmediğim yerde” sözleriyle reddilmesi çekirdek ailenin otelde yaşadığı ilk gerginlik olarak kayıtlara geçti. Mehmet Bey, “e bu şekilde mi geçecek peki bir hafta, hayret bir şey” sözleriyle gerginliği tırmandırırken, 5. günde gerçekleşen reglin de katkılarıyla tam olarak o şekilde geçen haftadan öne çıkan bazı önemli satırbaşları ise şu şekilde:


İşkence tatilinin detayları


1. Gün: Eşyanın yerleştirilmesi, çocukların hazırlanması, Rana Hanım'ın epilasyonu derken kahvaltının sonuna yetişebilen aile; açık büfeden geriye kalanlara çekirge sürüsü iştahıyla saldırarak otele ödedikleri paranın bir kısmını çıkarmaya çalıştı. Çocukların hiçbir şey yemeyerek, sürekli ortalarda koşturması ve diğer masalara dadanması ile otel çalışanları ve diğer müşteriler "Gündoğdu Ailesi" gerçeği ile tanışmış oldu. Açık büfede bir nebze kara geçen baba Mehmet Gündoğdu, melek yavruları Busenaz ile Efecan’in gün içindeki dondurma, güneş gözlüğü, simit ve kolluk gibi ağlama krizleriyle dile getirdikleri ihtiyaçlarına kayıtsız kalamayarak günü 120,00 TL zarar ile kapattı.


2. Gün: Kahvaltıda yediği 8 çeşit peynir ile ailesinin yüzünü güldüren Busenaz, saat 11 sularında kardeşi ile girdiği “deniz suyu içilir ki” tartışmasından kusarak ayrıldı. Günün geri kalanını kızı ile birlikte revirde geçiren Rana Hanım'ın aksine, Mehmet Bey oğlu ile oynadığı “Alman çocuğu kuma gömmece” oyunu sayesinde iki saat kadar rahat bir nefes aldı. Oyun, Alman çocuk Andreas Möller (6)'in ebeveynlerinin müdahalesi sonucu tatsız bir tartışma ile sona erdi.


3. Gün: Beline taktığı simidi ve kolunda kollukları ile kendini öldürme şansı neredeyse sıfıra yakınlaşan Efecan, annesinin de o sarışın kadınlar gibi üstünü çıkararak güneşlenmesini isteyince olanlar oldu. Her nasılsa bikininin kopçasını açmayı başaran Efecan için bu serüven, babanın son anda fark etmesi ve “oğlum lan, dur! Rana kaç!” şeklinde koşarak Rana Hanım'a havlu tutması ile 5 saniye kadar sürdü.


4. Gün: Bu tatili, uzun süredir okumak istediği kitabı için fırsat bilen Rana hanım, çocukları Mehmet Bey’e kitleyerek gün boyu şezlongda uzandı. Bu durumu fırsat bilen Mehmet bey, çocukları doğru kullandığı takdirde bir ihtimal olarak nitelendirdiği bekar ingiliz Turist Lisa Fangorn (21)’un dikkatini çekmeyi başaramayarak günü muzun, jet-ski’nin, alakart balık restoranının fiyatlarını öğrenerek tamamladı.


5.Gün: Mehmet Bey’in “çocuklar daha uyuyor Rana, fırsat bu fırsat kalksana” talebi, eşinin her nasılsa hep tatile denk getirmeyi başardığı regline kurban gitti. Ereksiyonunu içine atarak şezlong için önceden yer tutma bahanesi ile havuz başına inen Mehmet bey, bu süreçte yine umduğunu bulamazken; minik Buzenaz’ın bugüne kadar aldığı ve ekstraya giren yedi dondurma ve ikisi alkollü olmak üzere beş kokteylin faturası ile şok oldu…


6. Gün: Eşi tarafından dün otelde yalnız bırakıldığı için sinirleri tepesinde olan Rana Gündoğdu minik Busenaz'ın başına güneş geçtiği için kızıyla ilgilenirken, Mehmet Bey ise gün boyunca "Gelseydin de, ilgilenseydin kızınla" savunmasını yapmakla meşguldü. Tatil arkadaşı Onur'la arkadaşlığını ilerleten Efecan ise, gün boyunca üstsüz güneşlenen otel sakinlerinin ve eşlerinin korkulu rüyası oldu.


7.Gün: “Son bedava yemek” olarak nitelendirdikleri öğlen yemeğinden sonra otelden çıkış yapan genç aile, otobüs saatine kadar Fethiye turu yapma kararı aldı. Bu süreçte eşe dosta dağıtmak üzere toplam 15 Fethiye kül tablası, 20 Fethiye magneti ve 10 Fethiye çakmaği satın alarak esnafın yüzünü son kez güldüren Gündoğdu ailesi, otobüsün hareket saatinden iki saat kadar evvel geldikleri otogarda dinlenme fırsatı buldular. Hastalığı bir türlü geçmeyen Busenaz, geri dönüş yolculuğunda otobüstekilerin bir dakika bile uyumasına izin vermezken, pestile dönen Rana-Mehmet çifti yol boyunca birbirleriyle çok az konuştular...


Facebook albümlerinde mutluluk tablosundan taviz verilmedi


1 hafta içerisinde evlilik kurumunu defalarca sorgulayan ve parayla rezil olmanın her türlü formunu yaşayan ve yaşatan genç çift, yine de tatil dönüşü Facebook'ta paylaştıkları "Ölüdeniz'de tatil bir başkadır", "Aşkım, ben ve çocuklarımız:)))" albümleriyle yakın çevrelerini darlamaktan geri kalmadı.



2 Ağustos 2014 Cumartesi

Bayram Tatilini Kaş'ta Geçiren Ofis Çalışanı, Bir Gün Mutlaka Kaş'a Yerleşip Butik Otel İşletecek

Bayram Tatilini Kaş'ta Geçiren Ofis Çalışanı, Bir Gün Mutlaka Kaş'a Yerleşip Butik Otel İşletecek


Türkiye'nin önde gelen finans şirketlerinden birinde yatırım uzmanı olarak çalışan Güntaç Tanık (32), bayram tatilin bitmesinin ardından ayağının tozuyla indiği Atatürk Havalimanı'nda hiç de şaşırtıcı olmayan açıklamalar yaptı. Yoğun mesai programı içerisinde tatilin kendisine ilaç gibi geldiği ifade eden Güntaç Tanık en kısa süre içerisinde Kaş'a yerleşerek butik otel işine gireceğini müjdelerken, "Aslında Kaş olması da şart değil, Fethiye, Marmaris, Datça falan o taraflarda, şöyle küçük, kendine has, otantik bir mekan açma niyetim var." şeklindeki sözleriyle, güneyde işletmecilik yapacağını iddia eden ofis çalışanları arasındaki yerini almış oldu.


"Güneye kaçma" vurgusu


Istakoz gibi yanmayı başardığı 4 günlük tatilin ardından tekrar İstanbul'a dönüş yapan Güntaç Tanık, aklı olanın İstanbul'da yaşamayacağını iddia ettiği konuşmasında sık sık "güneye kaçmak", "doğal yaşam" ve "organik tarım" gibi konularla laf kalabalığı yaptı. Kendisinin Kaş'a ilk olarak 97 senesinde gittiğini ve o dönemde Kaş'ın henüz keşfedilmediğini her fırsatta vurgulamaktan geri kalmayan Güntaç Tanık, havaalanında kendisine yöneltilen mikrofonlara şu şekilde konuştu:


"Otel zinciri bile açabiliriz"


"Tabii sonraları çok piyasa oldu Kaş. Benim zamanımda sadece yabancı turistler bir de biz vardık ama şimdi nereye baksanız yerli turist kaynıyor. Ama olsun, yine de güzelliğinden hiçbir şey kaybetmedi... Hala denizi ayrı güzel, havası ayrı güzel. Ben de işte Allah kısmet ederse, tıpkı son 4-5 senedir zerre yorulmadan söylediğim gibi buraya şöyle küçük, güzel, şirin bir butik otel açmayı planlıyorum. Bakalım, olursa tek başıma yaparım, olmadı zaten güneyde butik otel işletmek isteyen bir ofis dolusu arkadaşım var. Eğer hepimiz konuştuğumuzun yarısı kadar butik otel açarsak, bugün otel zincirleri kurmamız işten bile değil inanın..."


Yine kimseyi şaşırtmadı


Şehir yaşamının insanın üzerindeki olumsuz etkilerine dair genelde herkesin bildiği şeyleri söylemeyi de ihmal etmeyen Güntaç Tanık, daha sonra da işletmeyi düşündüğü otelde bütün yiyeceklerin organik olacağını belirterek yine kimseyi şaşırtmadı. Tatili sırasında bazı kiralık mülkleri incelediğini ve sanki gerçekten oralara yerleşecekmiş gibi sahipleri ile uzun uzun pazarlıklar yaptığını dile getiren Tanık, "Şöyle bahçesi genişçe, kendimize yetecek kadar meyve, sebze yetiştirebileceğimiz bir yer baktım ancak şu an gerek kıyıda köşede param olmadığından, gerek her yaz bir heves böyle gaza gelip sonra yine paşa paşa işime döndüğümden net bir sonuç alabilmiş değilim." derken, yine de her şeye rağmen gerekli plan projeleri kafasında tarttığını ve zaman içerisinde bunu yakın çevresine saatlerce anlatabileceğini söyleyerek önemli uyarılarda bulundu.


Kaş Belediyesi Tepkili


Son olarak Güntaç Tanık'ın da butik otel açacağı yönünde yaptığı açıklamaların ardından Kaş Belediye Başkanı Hidayet Sarıöz, akşam saatlerinde apar topar bir basın toplantısı düzenledi. Türkiye'nin çeşitli yerlerinden benzer taleplerin gelmesi karşısında daha fazla sessiz kalmak istemediklerini kaydeden Hidayet Sarıöz, artık bu tür isteklere temkinli yaklaştıklarını, yıllardır adeta Kaş halkının duygularıyla oynandığını belirtti. Her yaz dönemi benzer manzaraların tekrarlandığını vurgulayan deneyimli Belediye Başkanı, “Bundan takriben 10 yıl kadar önce ilk defa bir özel şirket çalışanı Kaş’ta butik otel açma hayalini bize açınca inanın nasıl mutlu olduk bilemezsiniz. Geçen yıllar içerisinde Kaş’a her gelen aynı taleple gelince biz de belediye olarak ilçenin olur olmadık her yerini imara açtık, ilçe planlarında şu an hemen her taraf butik otel bölgesi olarak ayrılmış durumda” sözleriyle belediyecilik açısından yaşanan sıkıntılara değindi.


Sözlerine “Ama artık yeter, her tatilden sonra güya herkes buraya geliyor, güya oteller açılıp Kaş gelişiyor, biz de afedersiniz mal gibi bekliyoruz. Tatilden iki gün sonra ‘Ne işim var benim Kaş’ta, finans uzmanlığı güzel iş, maaş düzenli yatıyor, emekliliği, sigortası var’ denilmeye başlandığını yıllar içerisinde üzülerek fark ettik. Bu nedenle buradan Kaş’a yerleşmek için hayal kuran herkese sesleniyorum: Gelmeyin! O kadar! Duygularımızla daha fazla oynamayın!” şeklinde devam eden Sarıöz, güneyde işletmecilik yapma hayali herkese sert mesajlar vererek basın toplantısını noktaladı.



 
© Copyright 2035 akeron
Theme by Yusuf Fikri