28 Mart 2015 Cumartesi

Son Olarak Yanlış İkametgah Veren Bir Muhtarın da İntihar Etmesinin Ardından Japonya Başbakanı Patladı: "Töresi, Harakirisi Batsın!"

Son Olarak Yanlış İkametgah Veren Bir Muhtarın da İntihar Etmesinin Ardından Japonya Başbakanı Patladı: "Töresi, Harakirisi Batsın!"





Geçtiğimiz hafta Osaka’nın Jinkorido semtine bağlı Junhan Mahallesi muhtarının yanlış ikametgah verdiği için gururuna yenik düşerek harakiri yapması ülkede yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Olayın ardından bir basın toplantısı düzenleyen Japonya Başbakanı Noda Yoshihiko, bunun son 1 yıl içinde gerçekleşen 8. siyasal intihar vakası olduğunu hatırlatarak, “Bu giden canların sorumlusu biraz da en ufak bir ihmalde 'aynısı Japonya'da olsaydı adamlar intihar ederdi' diye bizi gaza getirenlerdir. İntihar etmeye niyeti olmayan da lafın altında kalmamak için bıçağı kendine saplayıveriyor. Dün, Turizm Bakanı’nı odasından aşağı atlamak üzereyken son anda yakaladım. Geçen hafta işte bu muhtar. Yeter, harakiri töresine verilen bunca can yeter!” sözleriyle tepkisini dile getirdi.


Bıçak kemiğe dayandı...


Yanlış ikametgah verdiğini fark ettikten sonra beylik kılıcıyla harakiri yaparak yaşamına son veren muhtar için düzenlenen anma töreninde basına seslenen Başbakan Yoshihiko, ülkede harakiri nedeniyle gerçekleşen ölümlerin, tsunami ve deprem ölümlerini geçerek atom bombasının ardından ikinci sıraya yükseldiğini belirtti. Duygusal anların yaşandığı törende Yoshihiko “İnanın her telefonum çaldığında sinirim bozuluyor, ha intihar ettiler, ha edecekler, dur bakalım bu defa hangi kamu görevlisini kaybedeceğiz diye geceyi gündüz ediyorum. Ben ve kabine arkadaşlarım antidepresanlarla ayakta durmaya çalışıyoruz. Artık kimse bir hata yaptı diye intihar etmesin çok rica edeceğim. Boşverin ya, biraz rahat olun. Cana geleceğine mala gelsin..." dedi.


"Harakiri belasından çok çektik"


Sözlerine “Çok Japon evladı bu yere batasıca töre uğruna helak oldu. Çok ocaklar söndü. Yeter artık, töresi batsın!” diyerek devam eden Başbakan Yoshihiko, yaşadığı endişeyi de şu sözlerle dile getirdi:


“Geçen adli tıptan teşhis için çağırdılar. Gittim. Bi açtılar mevtaları, 50 kişiye yakın. Bizim buralarda herkes de birbirine benziyor ya, ‘Aha' dedim 'tüm kabine gitti, düştü hükümet’. Neyse, sonradan ortaya çıktı ki av yasağının başladığını bilmeden denize açılan bir grup balıkçıymış. Ama o bir saat ne çektiğimi ben bilirim...”


"Gururdan kaynaklanmayan bazı intiharlara da yok yere değer veriliyor"


Törende, daha önce gerçekleşen diğer siyasi intiharlara da değinen Yoshihiko, bunlardan bir kısmının dış dünyada sanıldığı gibi sırf Japon gururundan, Samuray soyundan gelmekten kaynaklanmadığını, aslında işin iç yüzünün başka olduğunu iletti. Yoshihiko, “Mesela geçen yıl intihar eden Maliye Bakanımız Merhum Joshimitsu Katsuka. Ölünün arkasından konuşulmaz ama söylemek zorundayım. Kendisi zaten pankreas kanseriymiş. 2 aylık ömrü kaldığını öğrenince önce bakanlığın kasasını boşalttı sonra da sırf 3-5 kuruş da hayat sigortasından tırtıklamak için kendini öldürdü. Şu an yedi sülalesine yetecek gayrimenkulü var, Torunu torbası emlak zengini oldu” sözleriyle Japon toplumunun kanayan yarasına parmak bastı.


Harakiri'yle mücadelede Türkiye modeli


Japonya Başbakanı, durumun bu şekilde devam etmesi halinde 2 yıla kalmaz Japonya'nın ciddi bir kamu görevlisi darboğazıyla karşı karşıya geleceğini net bir şekilde ifade ederken, son olarak Bakanlar Kurulu'nun bir süredir üzerinde çalıştığı "Gurur intiharlarıyla mücadele eylem planı"na da değindi. Türkiye modeli esas alınarak oluşturulan planın, Japon halkı arasında "adam yiyor ama hizmet de ediyor" anlayışının yaygınlaştırılması, "bal tutan parmağını yalar", "çeşme akarken testiyi doldurmak lazım" gibi deyimlerin Japon kültürüne kazandırılması gibi adımlar içerdiğini belirten Yoshihiko, devlet dairelerine kademeli olarak "aynısı Türkiye'de olsa o adam istifa bile etmez, enayilik etmeyin" yazılı tabelalar asılmasının da gündemde olduğunu ifade etti.




26 Mart 2015 Perşembe

Tarihinde İlk Kez Elektrikli Otomobil Mühürleyen Bedaş’ta Gurur Günü

Tarihinde İlk Kez Elektrikli Otomobil Mühürleyen Bedaş’ta Gurur Günü





Elektrik borcu nedeniyle bugüne kadar hep ev ve işyeri sayacı mühürleyen Bedaş, yepyeni bir geleceğe yelken açtı. İlk defa borç nedeniyle elektrikli araba mühürleyen kurumda gelişmeler coşkuyla kutlanırken, hem kurum yetkilileri hem de Enerji Bakanlığı yaşananları son teknolojiyle donanmış Yeni Türkiye’nin ayak sesleri olarak yorumladı. Aracı mühürlenen Vural Çelenk isimli vatandaşınsa henüz şoku atlatamadığı görüldü: “2 kişi birden arabaya atlayınca cam silici sandım ben onları ya. Bileydim, kaçardım”


Filmleri aratmayacak kovalamacalar yakında…


İlk kez elektrikli bir araç mühürledikleri için yaşadıkları heyecan yüzlerinden belli olan Bedaş'ın deneyimli memurları Murat Atkısız ve Ayhan Duyar, mühür vurdukları elektrik depo kapağının önünde gazetecilere ilk açıklamalarını yaptılar. Elektrikli araç kullanımının önce doğa için ardından da kendileri için yaygınlaştırılması gerektiğini ifade eden memurlardan Murat Atkısız, “Valla evlere git, orada 'Ya abi valla şimdi ödiycem' diyen öğrencilerle uğraş falan geride kaldı. İnşallah çok yakında elektrikli arabaları mühürlemek için 'filmleri aratmayan kovalamaca' haberleri de olacak” sözleriyle de gelecekten beklentilerini dile getirdi.


Hybrid’de planlar tutmadı


Meslektaşına her açıdan katıldığını belirten Ayhan Duyar ise daha önce de bu sonuca çok yaklaştıklarını fakat ilk mührün bugüne kısmet olduğunu aktardı. Duyar’ın “Ya ben bir kere daha böyle gittim, bir binanın önünde yakaladım arabayı. Mührü de vurdum depoya ama araç hybrid çıktı, sürücü benzine çevirip öyle göstere göstere gitti” sözleriyle anlattığı hikaye neşeli anların yaşanmasına sebep oldu. Bugünkü vakanın Türkiye’nin geldiği noktayı göstermesi açısından son derece olumlu olduğunu da ekleyen genç memur, “Şimdi tabi ben en çok bu iş yaygınlaştıkça depodaki mührü kıracak, bir şekilde arabasına kaçak elektrik çekebilecek, gerektiğinde arabayı söküp ters bağlayarak elektrikten tasarruf edecek vatandaşlarımızın ortaya çıkmasını bekliyorum” diyerek konuşması sonlandırdı.


Bakanlık’tan teşekkür


Gelişmelerin basına yansımasının ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da internet sitesinden yayınladığı kutlama yazısı ile Bedaş'ı tebrik etti. Yazıda “Görüyorsunuz ki kurumlarımız, değişen teknolojiye ve çağa gayet çabuk uyum sağlamaktadır. Bu gurur, başta Bedaş olmak üzere tüm Türk halkınındır” ifadelerine yer verilirken olayı gün içinde öğrenen Taner Yıldız'ın da mühürleme işlemini yapan memurları arayarak bizzat tebrik ettiği ve birer maaş ikramiye ile ödüllendirdiği bildirildi.


Araç sahibi üzgün…


Tüm Türkiye’yi adeta sevince boğan olaydan üzgün ayrılan tek kişiyse araç sahibi Vural Çelenk oldu. Evinden hareket etmesinin ardından Kurtuluş civarında durduğu kırmızı ışıkta aracına yönelen 2 kişiyi cam silici sandığını belirten talihsiz vatandaş yaşanan gelişmeleri “Ben böyle elimle hoop silmeyin, valla para vermem manasına gelen bir takım işaretler yaptım. Baktım bunlar depoya yöneliyor. Orda fırlamışım peşlerinden” şeklinde anlattı.


Araçtan inmesinin ardından görevlilere istemeden de olsa “S.ktirin lan depomdan, benzin çalmayı planlıyorsaız naaah bulursunuz, elektrikli olum bu boru değil” şeklinde hakaret ettiğini de itiraf eden Çelenk, bir kez daha özür dilediğini vurguladı. Türkiye’nin sınıfında mühür yiyen ilk otomobiline sahip olduğu için buruk bir sevinç de yaşadığını kaydeden Vural Çelenk, sözlerini elektrikli araç almayı düşünenlere tavsiyede bulunarak sonlandırdı: “Polis gibi üniformaları yok, takım elbiseliler, Bedaş yazan yaka kartı takıyorlar. Görünce durmayın, basın.






(Evrim Aytash Brüksel'den bildirdi)




21 Mart 2015 Cumartesi

Tam Bir Kova Burcu Kadını ile Tam Bir Akrep Burcu Erkeğinin İlişkisi, Tam Birer Gerizekalı Olduklarını Anlamalarıyla Sona Erdi

Tam Bir Kova Burcu Kadını ile Tam Bir Akrep Burcu Erkeğinin İlişkisi, Tam Birer Gerizekalı Olduklarını Anlamalarıyla Sona Erdi





3 yıl önce ortak arkadaşları aracılığıyla tanışıp burçlarının uyumuna güvenerek bir ilişkiye yelken açan İpek Serince (26) – Yiğit Turkan (27) çifti, tam bir kova burcu kadını ve tam bir akrep burcu erkeği olarak girdikleri süreci tam birer gerizekalı olarak tamamlamanın burukluğunu yaşıyorlar. Bu sabah düzenledikleri basın toplantısıyla ayrılık kararını açıklayan genç çift, birbirlerini yükselen burçları konusunda yalan söylemekle itham ederlerken, ikiliye yakın kaynaklar ayrılık kararının tüm kozmos için hayırlı olduğu konusunda ortak görüş bildirdiler.


İlişkilerinin bitişini ortak bir basın toplantısı düzenleyerek kamuoyuyla paylaşan çift adına ilk açıklama Yiğit Turkan’dan geldi. "Ya aslında benim burçlarla alakam 'Akrep burcu ateşli olur' bilgisiyle sınırlıydı, onu da belki arada ekmeğini yerim diye öylesine öğrenmiştim. Ama baktım daha ilk tanışmada İpek ‘Akrep-Kova uyumsuz gibi görünür ama ben katılmıyorum. Çok tutkulu bir aşk yaşabilirler’ falan dedi, o noktada işin rengi değişti. Kırk yılın başı Nevizade’de aynı masaya düştüğüm bir kız Akrep-Kova uyumludur dediyse o saatten sonra tam bir Akrep burcu olmaktan başka şansım yoktu" diyen Turkan, ilişkilerinin başlangıcında burç uyumundan ziyade İpek'in o gece giydiği göğüs dekolteli bluzun daha etkili olduğunu da samimiyetle itiraf etti.


Yükselen Burç tartışması


Tipik bir kova kadını olarak burcunun tüm özelliklerini büyük bir gururla taşıdığını vurgulayan İpek Serince ise, ilk günkü sözlerinin hala arkasında olduğunu iddia etti. "Yıldız haritalarımızın bu denli uyumuna rağmen ilişkinin bu noktaya gelmesi inanın akıl alır gibi değil. Bilmiyorum, belki Yiğit'in doğum saatinde bir yanlışlık vardır, bu konuda da kendisinden defalarca açıklama bekledim ama hep çelişkili ifadeler kullandı" diyerek eski erkek arkadaşı hakkındaki şüphelerini dile getiren Serince, ayrıca ay burcu ve yükselenleri yüzünden de ayrılmış olabileceklerini kaydetti.


Eski sevgilisinin suçlamaları üzerine cep telefonunu çıkararak annesini arayan Yiğit Turkan, iddiaları "Alın buyrun, tüm bu ithamlara gerekli yanıtları en yetkili merci olan annem verecektir. Kendisi beni gece 02.30 gibi doğurduğunu söylüyor. Eğer hacca gitmiş kadın yalan söylemiyorsa yükselenim Kova ulan benim!" sözleriyle yanıtladı. Telefondan gelen "Sayın abonemiz, telefonunuz borcundan dolayı kullanıma kapanmıştır..." uyarısı üzerine bir kez daha Serince tarafından "Gerizekalı" olarak nitelendirilen Turkan, şöyle devam etti:


"Tipik Kova nankörlüğü"


“Ya inanmıyorum ya. Ben bu ilişki için neler yaptım ve şu gördüğüm muameleye bakın. Akrep erkeği öfkeli olur dediler, Ortaköy sahilindeki tüm çay bahçelerinin garsonlarına ayrı ayrı atarlanıp hepsinden bilfiil dayak yedim, istedim ki Yiğit soğuk çaya dayanamaz diye namım yürüsün. Kinci olur dediler, beni meşgule düşürdüğü için 3 senedir öz babamı aramıyorum. Kıskançlıktan 4 kere telefonunu kırdım kızcağızın, mal gibi borç harç 4 kere gittim daha üst modelini aldım… Sırf 'Akrep erkeğinin cinsel hayatı karnaval gibidir’ sözünü haklı çıkarmak için İpek’i evde altı slip don üstü polis üniforması kostümüyle beklerken yanlışlıkla çöpü almaya gelen kapıcıyla bile yüz göz oldum. Tipik Kova burcu nankörlüğü işte...”


Kova burcu kadınının vefa konusunda tüm kozmosa tur bindireceğini iddia eden Serince'nin "Ama önce bizi çözmeniz gerekir. Mesela bir kova kadını olarak ben tam bir bilmece gibiyim, çözdükçe karşımdakine büyülü bir dünya yaşatırım. Gizemli bir çekiciliğimiz vardır bizim” açıklamalarına, Turkan’ın “Gizemli çekicilikle kastedilen destekli sutyense eğer doğru söylüyor” şeklinde yanıt vermesi üzerine çift ateşli bir tartışmaya girişti. Tartışma, İpek Serince’nin “Bana göre hava hoş, 15 Nisan’dan itibaren Jüpiter benim aşk evimde nasılsa, sen kendini kurtarmaya bak Yiğit” sözleriyle beraber ortamı terk etmesinin ardından son buldu.


Toplantının sonunda hiçbir şekilde pişman olmadığını belirten Yiğit Turkan, tam bir akrep erkeğine yakışır bir biçimde renkli cinsel hayatının devamını sağlayabilmek için basın mensuplarına seslendi: “Ya ben bir süre uzak kaldım da siz biliyorsunuzdur, benim laptop’ı getirsem bi DNS ayarı yapabilir miyiz ona?”




16 Mart 2015 Pazartesi

Çek Erasmus Öğrencisi Tomas Krejcl İsyan Etti: ''Tamam ya Nihat’ın golüyle süper elediniz anladık…''

Çek Erasmus Öğrencisi Tomas Krejcl İsyan Etti: ''Tamam ya Nihat’ın golüyle süper elediniz anladık…''






Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'ne Erasmus öğrencisi olarak gelen Çek öğrenci Tomas Krejcl (22), Türkiye'deki 5. ayında nihayet patladı. Ülkemizde geçirdiği kısa süre içerisinde çok güzel dostluklar kurduğunu, arkadaşlarıyla ve okuluyla ilgili herhangi bir problem yaşamadığını ifade eden başarılı genç, "Ancak ne yazık ki Çek olduğumu söyler söylemez, herkes lafı bi şekilde Nihat'ın golüne getiriyor. Yeter artık, burama geldi" diyerek, isyanını dile getirdi.


Sık sık arkadaşlarıyla gittiği barda basın mensuplarıyla dertleşen Tomas Krejcl, kendisinin normalde futbolla ilgilenmeyen biri olarak bu kadar maç muhabbetine maruz kalmasına bir anlam veremediğini kaydetti. "Okuldan sonra iki dakika nefes almak için buraya geliyorum, memleketimin birasını içeyim, 3-5 kişiyle muhabbetin dibine vurayım diyorum ama maalesef henüz başarabilmiş değilim" diyerek bıkkınlığını gözler önüne seren üniversite öğrencisi, Nihat'ın Çek Cumhuriyeti'ne attığı son dakika golünden nasıl bezdiğini şu sözlerle anlattı:


"Ben de mi hatırlatayım?"


"Ben laf oraya gelmesin diye ne kadar dikkat etsem de bi şekilde konu illa oraya geliyor. Şu barda bile, elimdeki Kozel’i gören Türkler hemen 'Ooo, Çek birası, alırım bir dal' demelerinden beş saniye sonra Nihat Kahveci'nin golünü tekrar tekrar atıyolar. Türk milli takımının son bilmemkaç senedir bi türlü yakayı doğrultamadığını bildiğimden çok da üzerlerine gitmek istemiyorum ama inanın burama kadar geldi. Ayıptır söylemesi biz daha 2-3 ay önce Kadıköy'de 3 puanı aldık, bişi diyo muyuz? Neyse, şerefe..."


Dostları yine rahat bırakmadı


Üçüncü birasını içtiği sırada Çeklerin dünyaya kazandırdığı yazarlardan bahsetmeye çalışan Tomas Krejcl'ın bu girişimi ise bölümden arkadaşları tarafından bir kez daha başarıyla engellendi. Yakın arkadaşı Selim Aygüner (22)'in, "Ya Tomas onu bunu bırak da, Nihat ne biçim yerleştirmişti 90'a, afedersin gömçürdü resmen'' sözleriyle hevesi kursağında kalan Krejcl, bir süre boş gözlerle etrafındakileri dinlerken son olarak arkadaşlarının "Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar" marşına eşlik ederken görüldü




14 Mart 2015 Cumartesi

Sağlık Bakanlığı, Doktorları Darp Etmek İsteyen Hasta Yakınları İçin Randevulu Sisteme Geçileceğinin Müjdesini Verdi

Sağlık Bakanlığı, Doktorları Darp Etmek İsteyen Hasta Yakınları İçin Randevulu Sisteme Geçileceğinin Müjdesini Verdi





Hastanelerde sağlık personellerine yönelik artan şiddet eylemleri sonunda Sağlık Bakanlığı'nı harekete geçirdi. Vatandaşların darp isteklerine mevcut sistemde yanıt verilememesi ve hasta yakınlarının gelişigüzel bir şekilde hastanelerde olay çıkarması üzerine çözüm arayışına giren bakanlık, randevulu sisteme geçerek yaşanabilecek mağduriyetlerin önüne geçmeyi planlıyor.


"Doktorlar da rahatlayacak"


Hayata geçirilecek yeni uygulama ile ilgili olarak kamuoyuna ilk açıklamaları yapan Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Atalay Eren, bundan böyle hasta yakınlarının telefon veya internet üzerinden alacakları randevu sayesinde hiç sıra beklemeden ve istedikleri saatte sağlık personellerine girişebileceklerini ifade etti. Mevcut sistemde hem hasta yakınlarının istedikleri gibi organize olamadığını, hem de sağlık personellerinin "Ne zaman dayak yiyeceğiz" stresiyle işlerine güçlerine konsantre olamadığını belirten Eren, ayrıca yeteri kadar kalabalık oluşturamayan ailelere adam tahsis edileceğinin müjdesini de verdi.


Tandem uygulaması da gündemde


Bakanlık Müsteşarı, doktor bulunmayan sağlık merkezlerinde hastabakıcı, hemşire ve sağlık memuru gibi personele de dayak yeme yetkisi veren düzenleme için çalışma içinde bulunduklarını belirterek "O konuda öncelikle bazı altyapı çalışmalarının tamamlanması gerekiyor." dedi ve konu hakkındaki açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:


"Misal, bu arkadaşlarımıza da birer tane sahte diploma, beyaz önlük ve boyunlarına asacakları steteskop temin ederek hasta yakınlarına en azından doktor dövüyormuş hissi yaşatmamız lazım. Bu da şimdilik bakanlığın bütçesine ciddi bir yük demek. Onun dışında yine ilerleyen yıllar için düşündüğümüz 'Tandem Uygulaması' ile her hasta için iki doktor ayırmak gibi bir planımız var. Burda da doktorlarımızdan bir tanesi hasta ile ilgilenirken, diğeri o süre içerisinde hasta yakınlarından dayağını yiyecek. Yoruldukça da yer değiştirecekler. Böylece hem zaman kaybının önüne geçilecek hem de doktorlarımızın sırtındaki iş yükü ve sopa sayısı azalacak. Ancak bu tabii ki bu daha uzun vadeli bir proje. Şu an o kadar doktorumuz yok. Onu bulabilsek, ben döverim ehehe..."


İlk randevuyu kendisi aldı


Mesai saati dışında dayak yiyen doktorlarla ilgili bir soruyu da yanıtlayan Eren, "Tam gün yasasına göre bir doktor hem hastanede, hem dışarda dayak yiyemez. Yani hobi olarak ya da ne biliym zevk için falan isterse yer tabii ama doktor kimliğiyle, profesyonel olarak yiyemez. Tıbbi bir meseleyle ilgili hasta yakınlarından kendi özel muaynehanesinde ya da ne bileyim sokakta falan dayak yemek isteyen varsa önce çalıştığı kurumdan istifa etmesi gerekir" diyerek, Bakanlığın bu konuda taviz veremeyeceğini vurguladı.


Açıklamalarının ardından basın mensuplarının önünde randevulu sistemi uygulamalı olarak gösteren Atalay Eren, cep telefonundan yaptığı başvuru ile Göztepe Devlet Hastanesi'nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Levent Özerten için randevu aldı. Sadece 2 dakika içerisinde, istediği doktordan randevu aldığını kaydeden Atalay Eren, "Eskiden olsa o doktoru yerinde yakayacaktınız da, dövmek isteyen diğer hasta yakınlarından fırsat bulacaktınız... Ölme eşşeğim ölme..." sözleriyle, yeni uygulamanın kolaylıklarını gözler önüne serdi.


Tabipler Odası yeterli bulmuyor


Sağlık Bakanlığı'nın yeni uygulaması ile ilgili olarak ilk tepki ise Tabipler Odası'ndan geldi. Oda tarafından yapılan yazılı açıklamada, randevulu sistemin doktorların stresini azaltacağına ancak esas problemin doktor sayısının yetersizliği olduğuna dikkat çekildi.


"Bugün ülkemizde bir doktor günde 50-60 hastaya bakmak durumunda. Bu yuvarlak hesap 300 civarında hasta yakınına denk geliyor. Bu yakınlardan her biri, 1 dakika boyunca doktor dövse 5 saat eder. Kaldı ki 1 dakikada o adam nasıl hırsını alsın? Bir hasta yakını biraz uzun girişecek olsa diğerlerine sıra gelmiyor. Dayak ertesi güne sarkıyor ama o da aynı tadı vermiyor işte." şeklinde ifadelere yer verilen açıklamada, mevcut uygulamadan birçok hasta yakınının sadece küfrederek muayaneyi terketmek zorunda kaldığı dile getirildi.






(tozgurs Brüksel'den bildirdi)




12 Mart 2015 Perşembe

Birtakım Çok Sert Açıklamalar Yapıp Büyük Destek Gören Devlet Bahçeli Neden Sürekli %14 Aldığını Araştırmaya Devam Ediyor

Birtakım Çok Sert Açıklamalar Yapıp Büyük Destek Gören Devlet Bahçeli Neden Sürekli %14 Aldığını Araştırmaya Devam Ediyor





MHP Genel Başkanlığı’na geldiği günden bu yana gerek hükümete yönelttiği yerinde ve sert eleştirileri gerekse sempatik tavırlarıyla vatandaşın gönlünde adeta taht kuran Devlet Bahçeli bugünlerde dertli. Yıllar süren bu sempati ve desteğin bir türlü sandığa yansımaması sebebiyle sıkıntılı bir dönemden geçen MHP Genel Başkanı, bu sabah düzenlediği basın toplantısında da konuyu açarak seçmenlere şöyle seslendi: “Gelen mention’a bakıyorum, paylaşıma bakıyorum bir de aldığımız oya bakıyorum… Yok yani muazzam bir tutarsızlık var. Adam mı yiyorsunuz lan siz??”


Son anketlerde de %14


Düzenlediği basın toplantısına ilk olarak güncel kamuoyu araştırmalarından sonuçları paylaşarak başlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, anketlerden çıkan verilere göre halen bir arpa boyu yol alamadıklarını kaydetti. “Buyurun SODAK Araştırma %13.8, GENSAR %14.2, ANDER %14 düz… Bir tek ÜLKÜ-AR %15. Onun da anket gününde hava çok soğuktu ben çocukları salmadım, bizim genel merkezde yaptılar araştırmayı. Ona rağmen %15 yazıklar olsun be” diyen Bahçeli, artık oturup bir düşünme zamanının geldiğini belirtti.


“Hani çok seviyordunuz?”


Çabalarının oya yansımamasının sebebini bugüne kadar hep kendinde aradığını samimiyetle ifade eden deneyimli genel başkan, siyasi hayatının mihenk taşlarını yazdığı günlüğünden de bazı kesitleri gazetecilerle paylaştı. İşte o günlükten öne çıkan kimi kişisel notlar;


‘Püskevit’ telaffuzumda bence hiç kötü bir şey yok. Halk da bunu gördü. Millet sahip çıktı. Püskevit videosunun tıklanması 20 milyonu geçti. Peki tüm bu sempati neye yaradı? Afyonkarahisar Başmakçı İlçe Belediye’yi aldık ala ala…


*****


Sevgili günlük, yine çözüm süreci, yine PKK. Dönüyorum dolaşıyorum, gene en doğru lafları ben etmişim. Vatandaş müthiş destek çıkıyor. Son gelen ankette %32’yle öndeyiz… Ha, bir saniye o Osmaniye İl Genel Meclisi sayfasıymış… Yok, yok, yok, ülkede gene %13.8 diyor. Çıldırmamak işten değil.


*****


Giresun mitingi olağanüstü geçti. Yok böyle bir kalabalık. Çok sert açıklamalar yaptım. Kent meydanında onbinler omuzlarına alarak partimizin Giresun İl Başkanlığı’na getirdiler. Kapıya geldiğimizde bir tek benle, beni omuzda taşıyan il başkanıyla yardımcısı kalmış. 2 kişi. Yazıyla: iki…


*****


“Kırk yapar” videosu mu daha güzel yoksa arabada Ferdi Tayfur dinlediğim mi inan ben de bilmiyorum sevgili günlük. İkisi de peynir ekmek gibi gidiyor. Bugün Youtube’da Demet Akalın’ın son single’ını da geçtim. Oy oranından bahsedip ne senin ne de benim moralimi bozmak istemiyorum (İç Anadolu’da sanki biraz hareket var gibi ama oraya da hiç güven olmuyor)


*****


Önceki seçimlerde AKP’ye kayan oylarımız yavaş yavaş geri dönerken, önümüzdeki seçimlerde AKP’ye kayacak oylarımızın da maşallah eli armut toplamıyor. Oradan doluyor, buradan boşalıyor. Lisede matematikten kaçtık siyasete girdik, 60 yaşımızda havuz problemiyle uğraşıyoruz.


*****


O kurt gibi uluyan çocuğu ocaktan attım diye bir tepki mi var acaba diyorum bazen böyle hüzünlü ilkbahar akşamüstlerinde… Geri çağırsam 1 oy 1 oydur. Anası, babası, kardeşi derken nerden baksan 4 oy. Fevrisin Devlet, hiç düşünmüyosun bazen dediklerini…


“Dürüstçe söyleyin”


Toplantının son bölümündeyse mini bir kamuoyu yoklaması yapan Bahçeli, gazetecilere “Bakın benimle her zaman olduğu gibi dürüst konuşabilirsiniz. Kimler MHP'ye oy verecek arkadaşlar? Bir tespit yapalım bakalım” sorusunu yöneltti. Salonun birden boşalmasıyla beraber son 14 gazeteciyle başbaşa kalan MHP Genel Başkanı’nın yine hüzünlendiği görülürken, Bahçeli’ye psikolojik destek Yeniçağ Gazetesi muhabirlerinden geldi. “Sayın Genel Başkanım gelin Oktay Vural’ın tabletinden sizin eski videoları izleyelim ha? Belki 30 milyon tık’a gelmiştir?”diyen muhabirler Bahçeli’nin koluna girerek kendisini salondan uzaklaştırdı.




 
© Copyright 2035 akeron
Theme by Yusuf Fikri