30 Ocak 2015 Cuma

Son Olarak Kanal D'ye Ödünç Verilen Bülent Ersoy Tahtı Show TV Yolunda Kayboldu... Panik Büyüyor...

Son Olarak Kanal D'ye Ödünç Verilen Bülent Ersoy Tahtı Show TV Yolunda Kayboldu... Panik Büyüyor...


Ülkemizin en önemli assolistlerinden ve aynı zamanda Türk televizyonlarının deneyimli jüri üyesi Bülent Ersoy'u ekranlara taşıyan tahttan yaklaşık 10 gündür haber alınamıyor. Ünlü Diva'nın olmazsa olmazı tahtının nerede olduğu bir türlü ortaya çıkmazken, Cumartesi günü Show TV'de yayınlanacak Bu Tarz Benim ekibinde ise büyük bir panik hakim. Yarın akşama kadar Bülent Hanım'ın tahtını bulmak için seferber olan Show TV çalışanlarının bütün izinleri 2. bir emre kadar iptal edildi. Taht, son olarak "Bülent Hanım gelebilir" şeklinde yardım çağrısında bulunan Kanal D'ye ödünç verilmişti.


En son geçtiğimiz Pazartesi günü görüldüğü iddia edilen Bülent Ersoy tahtının akıbeti henüz netlik kazanmadı. Türk Sanat Musikisinin başarılı ismine acı haberi iletmeye kimse cesaret edemezken, tahtı arama kurtarma çalışmalarına sadece Show TV ve Kanal D ekipleri değil, bütün televizyon kanallarından önemli isimler katıldı. Aniden ortadan kaybolan taht için en önemli şüpheli konumunda TV 8-Bu Tarz Benim ekibinden Nur Yerlitaş olurken, deneyimli modacı ise suçlamaları şu şekilde reddetti:


Nurella suçlamaları reddetti


''Lütfen saçmalamayın arkadaşlar; ben çok saygıdeğer Bülent Hanım'ın yıllarca kıyafetlerini tasarladım. O'nu çıktığı programlarda o tahtla nasıl bütünleştiğini, o tahtla ne denli bir duygusal bağ kurduğunu en iyi ben biliyorum. Tamam, şimdi iki farklı kanalda rakip programlara iş yapıyor gibi görünebiliriz ancak bir insanın Bülent Hanım'ı tahtından ayırması için gerçek bir vicdansız ve aynı zamanda da canına susamış olması lazım. Ya Bülent Ersoy'un tahtını bi insan alıp, niye hayatını riske atsın ya. Akıl var, mantık var ya''...


Show TV binasında olağanüstü hal


Arama çalışmaları esnasında akıllara gelen bir diğer ihtimal Bülent Ersoy'un tahtı evine götürüp, ulaşımını taht üzerinde seyahat ederek sağladığı olsa da, şimdilik bu konuyu kimse ünlü Diva ile açık açık konuşabilmiş değil. Bu Tarz Benim'de Bülent Ersoy'a eşlik eden Cemil İpekçi, zaten pek muhterem Bülent Hanım'la aynı jüri ekibindeyken bir miktar gerildiğini belirtirken; geçtiğimiz Cumartesi günü yayınlanan programdan sonra stüdyoda bir süre Bülent Ersoy'un tahtına oturduğunu itiraf etti.


''Valla ne yalan söliyim, taht görünce insanın bir canı çekmiyor değil. Program bitip, herkes gidince iki üç dakika oturayım dedim, hemen içim geçmiş'' diyerek adeta günah çıkartan ünlü modacı, stüdyodaki kamera kayıtlarının incelenmesi halinde efendi gibi tahttan kalkıp, evine gittiğinin görüleceğini de iddia etti. Konuşması sırasında gözyaşlarını tutmakta zorlanan başarılı modacının hıçkırıkları arasında, ''Yemin ederim 2 dk oturdum'', ''Allah'ım, kim bunu Bülent Hanım'a yaptı'', ''Bülent Hanım beni öldürecek'' gibi sözleri sayıkladığı gözlemlenirken, ağlama krizine giren Cemil İpekçi ancak sakinleştirici iğne yapılarak teskin edildi.


Taht, Unesco Kültür Mirası Listesinde


Şu ana dek haber alınamayan ve başta medya sektörü olmak üzere tüm Türkiye'yi endişeye boğan taht, Unesco'nun da dünya mirası listesinde bulunuyor. Taht, 2011 yılı başında 'Laurel'le Hardy gibi, Papa ile asası gibi, Dali ve bıyıkları gibi sahibinin ayrılmaz bir parçası ve bütünleyicisi' olduğundan listeye alınmıştı. Dünyanın bir çok yerinden, çekim aralarında turist akınına uğrayan tahtın, eser kaçakçılığı kapsamında yurtdışına kaçırılmış olma olasılığı da bulunuyor. Haber yayına hazırlandığı esnada İstanbul Emniyeti Kaçakçılık Şubesi ekipleri, havalimanları ve otogarlardaki tedbirlerini arttırmak üzere harekete geçtiklerini açıkladı



28 Ocak 2015 Çarşamba

Ekonomide Şok: Yıllık Zamların Açıklanmasına Kısa Bir Süre Kala, Birçok Şirket İflasın Eşiğinde Olduğunu Çalışanlarına İletti

Ekonomide Şok: Yıllık Zamların Açıklanmasına Kısa Bir Süre Kala, Birçok Şirket İflasın Eşiğinde Olduğunu Çalışanlarına İletti


Özel sektörde Ocak ayı itibariyle çalışanlar ve işverenler arasındaki zam pazarlığı kıyasıya sürerken, Türkiye'deki irili ufaklı binlerce firma batmak üzere olduklarını personellerine iletti. Yıllık enflasyon miktarı üzerinden başlatılan zam pazarlıkları, şirketlerin ''Valla şirket şu an zaten zor ayakta duruyor'', ''Değil zam, yemek fişi, yol parası vermekte bile zorlanıyoruz'', ''Bu sene böyle idare edelim, seneye misli ile hallederiz'' şeklindeki gerekçeleri ile an itibariyle yerini sessiz bir bekleyişe bıraktı. Milyonlarca beyaz yakalı zam konusunda pek umutlu olmasa da, gözler 2015 yılında yatacak ilk maaşa çevrilmiş durumda...


Üst yönetimler inandıramadı


Ocak ayının son Cuma gününün yaklaşmasıyla beraber milyonlarca beyaz yakalının 2015’in zamlı maaşlarına kavuşma heyecanı artarken, iflasın eşiğinde olduğunu belirten şirketlerin sayısı da hızla yükseldi. Hafta başından bu yana yurt çapında ne kadar zor durumda olduklarını personellerine anlatan firmalar kervanı gün geçtikçe büyüdü. Kimi firmada patronun inandırıcı tavrı sayesinde çalışanların “Bu şirket batacağına ben batayım” nidalarıyla ağladığı gözlendi. Ancak, genel itibariyle beyaz yakalılar üst yönetimden gelen tüm ‘şirket zor durumda’ haberlerine fısıltıyla da olsa “Sizin yapacağınız işi .kiyim” tepkisi veriyor.


Çalışma Bakanlığı: “Keşke bizim de böyle bir imkanımız olsa”


Konu hakkında kısa bir açıklama yapan Çalışma Bakanlığı ise, zam beklentilerinde empatinin önemine dikkat çekti. Bakanlık Müsteşar Yardımcısı Tuğrul Akıncı “Valla keşke biz de bir devlet kurumu olarak memurlarımıza satışlar kötü gitti diyebilsek, Ar-Ge bu yıl çok paramızı yedi diyebilsek. Gene özel sektör şanslı yani o açıdan. Beyaz yakalılar da biraz patron yerine koysunlar kendilerini. Biraz daha koysunlar, azcık daha… Hah evet, böyle hayallerle bir yıl daha geçer ya iyi kötü” diyerek durumda endişe edilecek bir yan bulunmadığını kaydetti.


Akıncı, her yıl bu dönemlerde Türk şirketlerinde kısa süreli bir iflas hali görmenin olağan bir gelişme olduğunu ifade ederek, “Ya şey o; mitolojide de var aynısı. Şirketlerimiz daha yükseğe uçmak için önce iflas ediyolar, sonra eskisinden güçlü bir şekilde yeniden doğuyorlar'' sözleriyle, çalışanların sabırlı olmasını tavsiye etti.


İşte firmalardaki acı tablo…


Zam yapılıp yapılmayacağının bilinmediği, gerginliğin sürdüğü kimi firmalardaysa yaşanan son gelişmeler şöyle;


Has Sungurlar Otomotiv: Bu yıl satış rekorları kıran firmanın sahibi, "Öyle gaza gelip rekor kırdık falan demeseydim iyiymiş" şeklinde yaptığı özeleştirinin ardından, "Ya aslında otomotivde bayi değil ana distribütör kazanıyor, bize bıraktığı çok az bir meblağ" kartını oynamaya hazırlanıyor.


Pol-San Kağıt-Torba-Ambalaj: 2014 yılında olduğu gibi, 2015 Ocak ayına da çok yoğun bir şekilde giren ve çalışanların 'Ya bu kadar iş yapıyoruz, niye para yok?' şeklindeki isyanına sahne olan Pol-San’da Genel Müdür Ahmet Polsan sırf zam vermemek için gecekonduda yaşadığını itiraf etmek zorunda kaldı.


Nefes Yalıtım A.Ş: Şirket yetkililerinin bir bankadan kredi isterken yaptığı yazışma, nasıl olduysa yanlışlıkla tüm şirket çalışanlarına gönderildi. Mail yazışmalarında geçen "Çalışanlarımızı da memnun etmek durumundayız, pırıl pırıl insan onlar. Hepsine şahane zam oranları ayarladık, ancak siz bu krediyi vermeseniz iş zora girecek" ifadesi, işin kurgu olabileceğini destekler nitelikte...


Albazlar Nakliye A.Ş.: Zamlı maaşların ödenmesine 3 gün kala muhasebeden sorumlu genel müdür yardımcısının, çalışanların bulunduğu açık ofise gelerek "Aslında pazara en güzel akşam saatlerinde gideceksin. Ellerinde kalmaması için acayip ucuzlatıyolar fiyatı" sohbeti açması umutları bir başka seneye bıraktırdı.


Kuttu Hediyelik Eşya Ltd. Şti: Çalışanlara yapılan "Size zam yapmayalım, yıl boyu şirketimizden yapacağınız alışverişlerde %35 indirim hakkı kazanın" teklifi üzerine tüm şirket %2 zam oranına ikna olmuş gibi görünüyor...


Oflazlar Tekstil: Bu süreçte gerçekten iflas eden tek şirket olan Oflazlar Tekstil'deki zam görüşmeleri, iş yerine gelen icra memurlarının haciz işlemleri nedeniyle yarıda kaldı.


Zirkon Yapı Turizm A.Ş: Geçtiğimiz yılda olduğu gibi bu sene de iflasın eşiğinde olduklarını çalışanlarına hissettiren Zirkon Yapı Turizm A.Ş genel Müdürü Haluk Zirkon, zam ve terfi bekleyen tüm çalışanlarına şirket lobisinde duygusal bir konuşma yaptı. Bu yıl piyasanın geçen yıldan daha kötü durumda olduğunu, kendisinin bile kızını kolejden devlet okuluna almak ve Etiler'deki 4+1 evinden çıkarak Çekmeköy'de daha mütevazi bir villaya taşınmak gibi ekonomik tedbirler almak zorunda kaldığını vurguladığı konuşmanın ardından personel müdürüne sarılarak ağlayan Zirkon, tüm şirket çalışanlarının aileden biri gibi gördüğünün altını çizdi.


Eftelya Kuruyemiş: 2 çalışanlı kurumda, baba Orhan Adalı'dan zam beklentisine giren Batuhan Adalı yediği tokatla beraber duruma ikna oldu.



16 Ocak 2015 Cuma

MOSSAD'ın Çok Gizli Melih Gökçek'i Öldürme Planını Ortaya Çıkaran Melih Gökçek, Günü Hafif Sudoku Antrenmanı İle Geçirdi

MOSSAD'ın Çok Gizli Melih Gökçek'i Öldürme Planını Ortaya Çıkaran Melih Gökçek, Günü Hafif Sudoku Antrenmanı İle Geçirdi


Katıldığı bir televizyon programında Türkiye’yle ve kendisiyle ilgili çok önemli bilgiler paylaşan Melih Gökçek, dış güçlerin bir hain planını daha ortaya çıkarttı. MOSSAD’ın kendisini tehdit ettiğini söyleyen deneyimli belediye başkanı, başına bir şey gelirse sorumluluğun da İsrail gizli servisine ait olduğunu kaydetti. Bu tür planları ortaya çıkarmadaki başarısıyla bilinen Gökçek, bugünü ise zihnini dinç tutmak için hafif bir Sudoku antrenmanıyla geçirdi.


“Neden hedef Melih Gökçek?”


MOSSAD’ın son derece gizli projesini ortaya çıkarabilmek için uzun süredir uğraştığını belirten Melih Gökçek, çalışmalarına ilk olarak ‘Neden hedef Melih Gökçek?’ sorusunu ortaya koyarak başladığını aktardı. “Bakın bunu kendime sordum, neden ben hedefteyim dedim. Sonra bir arkadaşım ‘Neden olmasın??’ deyince işin o kısmı çözüldü. Demek ki hedef bendim” diyen belediye başkanı, kimin kendisini hedef aldığını ortaya çıkarmasınınsa hayli meşakkatli olduğunu vurguladı.


Her yapıyı dikkatle inceledi


Kendisine birçok farklı yapı tarafından tehdit gelebileceğini bildiği için tek tek herkesi incelediğini dile getiren Gökçek, süreç boyunca yoğun bulmaca tecrübesinden sık sık faydalandığını şu sözlerle ortaya koydu:


“Bakın bir ara bu işlerin arkasında CIA var gibi de geldi, Geziciler de olabilir dedim hatta... İşte orda ipuçlarını birleştirdim kendim. Şimdi bakın Geziciler, deniz gözlüğü takıp Kabataş'ta dolaşıyorlar. CIA'cılar Amerika'dan geliyor ve KGB'cilerle aynı masaya oturmuyor. MOSSAD'sa kırmızı otomobile binenler değil... Böyle olunca olay çözüldü. Hep bu tür bulmacalara aşina olmaktan işte bunlar”


İşte o şifre…


Araştırmasına devam ettikçe MOSSAD ismi üzerinde git gide netleştiğini belirten Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, İsrail’in meşhur gizli servisine son darbeyiyse ana şifreyi çözerek vurduğunu kaydetti. Gökçek, “Arkadaşlar, aslında planlanan tezgah yıllardır ortadaymış ama tabi farklı gözle bakmak gerekiyor. Onu da biliyorsunuz bir tek ben yapabiliyorum. Sonunda çözdüm. Buyrun;


M... Melih

O... Osmanlı

S... Soyunun

S... Son

A... Akıncısı


Şimdi tabi sondaki ‘D’ harfi ne diyorsunuz di mi? Ben de çok düşündüm, çok detaylı araştırdım. O ‘D’, resmen DEATH arkadaşlar... Anlamıyım diye İngilizce yazmışlar ama kimle dans ettiklerini bilmiyorlar…” sözleriyle büyük oyunu gözler önüne serdi.


“Gelecekleri varsa görecekleri de var”


Konuşmasının son bölümünde direkt olarak MOSSAD'a seslenen deneyimli Belediye Başkanı, kendisi hakkında öldürülme planı yapılmasına devam edilmesi halinde elindeki belgeleri açıklayacağını iddia etti. MOSSAD’ın hain planlar yaparken Gökçek’in elinin armut toplamadığını vurgulayan başkan, “Bunlara dair her şey elimde arkadaşlar. MOSSAD Genel Merkezi’ne suyu kuyudan almışlar, direk kaçak su. Doğalgazı kış başlarında uyanıklık edip zamsız fiyattan karta yüklemişler. Üç dönem de Emlak Vergisi borcu var. Hadi buyursunlar bakalım” sözleriyle hodri meydan diyerek her koşulda kendine güvendiğini ortaya koydu.



12 Ocak 2015 Pazartesi

Sadece Kar Yağdığında Tatil Vermesi İçin Kapısı Çalınan Bir Kaymakam Daha İhmal ve İlgisizliğin Kurbanı Oldu

Sadece Kar Yağdığında Tatil Vermesi İçin Kapısı Çalınan Bir Kaymakam Daha İhmal ve İlgisizliğin Kurbanı Oldu


Yoğun kar yağışının yurt genelinde kendini iyiden iyiye hissettirmesi ile beraber başta İstanbul olmak üzere çeşitli yerlerde eğitime ara verilirken, Tekirdağ’a bağlı Balcubaşılı İlçesi’nde okulların tatil olmaması üzerine İlçe Kaymakamlığı’na hareket eden bir grup vatandaş, Kaymakam Ali İhsan Bağzır’ın (47) cesedi ile karşılaştı. İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre en son 10 Kasım törenlerinde canlı olarak görülen Bağzır'ın 3 hafta kadar önce vefat ettiği belirtilirken, vali ve kaymakamların yalnızca kar tatillerinde aranıp sorulmasından kaynaklanan ilgisizliğe dikkat çekildi.


İçişleri Bakanlığı: “Mülki amir ilgi ister, bakım ister”


Balcubaşılı Kaymakamı’nın vefat haberi üzerine ilk resmi açıklama İçişleri Bakanlığı’ndan geldi. Tekirdağ’a hareket etmeden önce mikrofonlar karşısına geçen bakanlık basın sözcüsü Ekber Aldaman “Bugün geldiğimiz noktada maalesef mülki amirlerimiz varsa yoksa okullar tatil mi diye sorulmak için aranıyor. Böyle vefasızlık olmaz. Koca kaymakam, insan en azından hayatta mı diye arada bir yoklar..” diyerek, sözlerine sitemle başladı. Vali ve kaymakamların tek yetkilerinin kar tatili olmadığını, yeri geldiğinde yasaların belirttiği çerçevede sağanak yağmur ve sis gibi doğa olaylarında da son sözü yine onların söyleyeceğini belirten Aldaman, toplumda yaygın olan “Tatilci Vali” algısının bir an önce değişmesi gerektiğini vurguladı.


"Türkiye’deki tüm illeri, ilçeleri uyarıyorum buradan. Bu adamlar hassas adamlar, yalnız adamlar, arada gidip bakmak gerekiyor, ilgilenmek gerekiyor...” diyen Aldaman, yeni il ve ilçe olmak isteyen mülki birimlere de seslendi: “Ondan sonra geliyorsunuz bakanlığa vay ben ilçe olucam, il olucam diye. Bakın açık söylüyorum, eğer bir kaymakama bakamayacaksanız hiç kalkışmayın öyle işlere. Önce bir çiçek alın, bir kedi alın bi kendinizi deneyin bakalım”


Balcubaşılı’da şok


Kaymakam Ali İhsan Bağzır’ın makamında ölü olarak bulunduğu Balcubaşılı’da ise olayın şoku halen devam ediyor. Olay esnasında kaymakamın odasına ilk giren isimlerden Dündar Yelova "Valla bir insan kaymakamı ne sıklıkla görür ki? Takdir edersiniz ki hemen hemen hiç... Biz de en son kaymakam beyi 10 Kasım törenlerinde şöyle bir uzaktan gördük işte çelenk falan koyarken… Ve maalesef şimdi ölüsüyle başbaşayız... Kar yağmasa ondan bile haberimiz olmayacak, koca kaymakam resmen kokup duracak burada düşünebiliyor musunuz?” sözleriyle yaşananları aktardı.


Balcubaşılı halkı olarak, kaymakamlarıyla zamanında yeterince ilgilenmedikleri için pişman olduklarını vurgulayan Yelova, “Açıkçası yakışmadı, bize hiç yakışmadı. Bugün kendine Balcubaşılılıyım diyen herkes, yani diyen derken tekerleme gibi bir çırpıda Balcubaşılılıyım diyebilenleri kastetmiyorum, genel bir ilçe ruhu olarak söylüyorum, bu olaydan önemli dersler çıkartmalı” dedi.


Son olarak İçişleri Bakanlığı yetkililerine seslenen Yelova’nın “Yani tabi ki kaybımız çok büyük. Ama takdir edersiniz ki ölenle de ölünmüyor. Artık bir kaymakam da olmadığına göre şu tatil işini nasıl yaparız, 1 gün kardan 1 gün de cenazesiydi derken Cumartesi-Pazar’la komple mi birleştirilir, nasıl olur… Takdiri bakanlığımıza bırakıyorum” sözlerine vatandaşların yoğun alkışlarla destek vermesi dikkat çekti.



10 Ocak 2015 Cumartesi

Geri Kalan Haberler İçin ->

9 Ocak 2015 Cuma

Boko Haram Güven Verdi: ‘‘Rahat olun öldürdüğümüz 2.000 kişi içinde karikatürist olmadığına eminiz...’’

Boko Haram Güven Verdi: ‘‘Rahat olun öldürdüğümüz 2.000 kişi içinde karikatürist olmadığına eminiz...’’


Nijerya’nın Baga kasabasını ele geçirmesinin ardından en az 2.000 kişiyi öldüren Boko Haram örgütü, Fransa’da olanlara dair ilk açıklamasını yaptı. Boko Haram olarak her daim düşünce özgürlüğünden yana olduklarının altını çizen yönetim kademesi “Valla burada bildiğin Nijeryalı düz köylüleri öldürdük biz, öyle karikatüristtir, yazardır, o tip kimse yok. Herkes rahat olsun” mesajı verdi. Örgüt, kendilerinden kaynaklı olarak İslamofobi oluşmamasına ilişkin yoğun gayretleriyle biliniyor…


“Zaten feasible değil”


Dünyanın en tehlikeli dini terör örgütlerinden biri olarak gösterilen Boko Haram, Fransa’da Charlie Hebdo dergisine yapılan saldırının ardından ilk kez konuştu. Nijerya’da Baga’yı ele geçirmelerinin ardından basın mensuplarının karşısına geçen örgüt lideri Abubakar Shekau, öncelikle Charlie baskınında ölen 12 kişinin yakınlarına başsağlığı diledi. Gelişmeleri kaygıyla izlediklerini belirten Shekau, “Yani 3 gündür kaçıyosun ediyosun ne için? 12 tanecik adam için. Oraya verdiğin emekle Nijerya’da 150 haneli bir köy rahatlıkla katledilir. Her şeyi geçtim yazar-çizer öldürme işi feasible değil arkadaşlar” diyerek katliamı eleştirdi.


“Bu tip eylemler İslam’a zarar verir”


Yapılanları kesinlikle yanlış bulduklarını kaydeden Örgüt Lideri, bu tür eylemlerin İslamofobi’yi körükleyerek en başta Müslümanlara zarar verdiğini aktardı. “Buyur bak biz daha dün 2.000 mi 2.500 mü artık neyse bir grup köylüyü öldürdük, dünya kamuoyunda bir Allahın kulu ilgilenmedi. Üç tane karikatürist vursan ohoo herkes ayağa kalkar. Yani bunlara dikkat edilmeli biraz” diyen Abubakar Shekau, gazetecileri yaşananları birebir görmeleri için köyün içinde minik bir geziye davet etti.


Köyde karikatürist yok


Sırf bu basın toplantısı için köyün tamamını katletmeyip bir grubu ayırdıklarını belirten Boko Haram Lideri, “Bu ‘sanatçı’ konusuna inanın çok dikkat ediyoruz arkadaşlar, köyü basınca özellikle sorduk. Zaten okuma yazma bilen 17 kişi çıktı, nolur nolmaz diye onları ayırdık. Dört kişi de topraktan çanak çömlek yapabiliyor, Nijerya şartlarında heykeltıraş sayılır. Aha hepsi burada buyrun isterseniz alabilirsiniz bunları” diyen Abubakar Shekau, rehin aldığı köylüleri basına teslim etti.


Diğer örgütlerden de ilk açıklamalar geldi


Boko Haram'dan Fransa katliamına ilişkin bu değerlendirme gelirken, dünyanın diğer sayılı örgütleri de yaşananlara ilişkin şu açıklamaları yaptı:


IŞİD: Yani biraz da alışma meselesi. Şimdi biz gazeteci falan öldürüyorduk, herkes bir şaşırıyordu falan ama şimdi alıştılar. Tepki bile çekmiyor, hatta açıkçası bizim de gazeteci öldüresimiz gelmiyor. Belki Boko Haram'daki arkadaşlar gibi daha geniş kitlelere ulaşmamız gerek bizim de… Neyse stoklara bir bakalım karikatürist var mı, olmadı köy basarız.


Taliban: Bu olayda maalesef herkesin atladığı bir nokta var. Saldırıyı düzenleyen arkadaşlar gizli gizli mizah dergisi mi okuyorlarmış? Nereden biliyorlar o dergide ne olduğunu? Bizce mutlaka bir özeleştiri vermeliler bu noktada…


El Kaide: Eskisi gibi değil artık hiçbir şey ya… Bak zamanında tek yön New York’a Allah seni inandırsın 29.90 Euro’dan uçak bileti buluyorduk, bambaşka eylemler yapılabiliyordu. Şimdi kalmadı öyle kampanyalar, mecbur böyle rent a car’lı baskınlara yönelmek durumunda kalıyoruz. Biz de memnun değiliz açıkcası…


DHKP-C: Pardon, şöyle tam anlamıyla, gerçekten üstlenen oldu mu Fransa’daki şeyi? Olmadıysa bizim politbüro bir bakacak duruma, gerekirse sahipsiz bırakmayız, kimsenin endişesi olmasın.



 
© Copyright 2035 akeron
Theme by Yusuf Fikri