31 Ekim 2014 Cuma

İtalyan Sevgilisiyle Evlenebilmek İçin Sünnet Derisi Ekleterek Hıristiyan Olan Mert Balan'a (32) Kayınpederinden Tam Not: ‘‘Bak ne güzel oldu işte, zengin gösterdi’’

İtalyan Sevgilisiyle Evlenebilmek İçin Sünnet Derisi Ekleterek Hıristiyan Olan Mert Balan'a (32) Kayınpederinden Tam Not: ‘‘Bak ne güzel oldu işte, zengin gösterdi’’


Geçen sene gittiği İtalya’daki yurtdışı fuarında Alessandra Rossi (30) ile tanışan ve kısa süre içerisinde sevgili olan Türk mühendis Mert Balan (32) dünya evine girmeye artık tam anlamıyla hazır olduğunu açıkladı. Katolik sevgilisi Alessandra’nın babası Francesco Rossi’nin ilişkinin başından bu yana “Biz Sicilyalıyız evladım, dinimiz var, töremiz var. Sünnet derisini ekletmeyene verecek kızımız yok” ısrarına dayanamayan Balan, dün geçirdiği başarılı operasyonun ardından bugün vaftiz olarak nikah saatini beklemeye başladı. Çiçeği burnunda Hıristiyan’ı ilk tebrik edense yine kayınpederi oldu: “Hah şöyle, şimdi erkek oldun”


“Kaybettiğim bir şey yok”


Katolik sevgilisi Alessandra Rossi’yle evlenebilmek için bıçak altına yatan Türk genç Mert Balan, nikah saatinin yaklaşmasına yakın gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. Kız tarafının din konusuna büyük bir hassasiyetle yaklaştığını, en sonunda aşkını kaybetmemek için her şeyi kabul ettiğini belirten Balan, pişman olmadığını vurguladı. “Sonuçta kaybettiğim bişi yok, hatta birkaç santim kazandım bile diyebilirim. Bakalım tam bi iyileşsin, işlevde de sorun olmaz umarım. Allah utandırmasın... Pardon... Jesus Christ...” diyen genç, şu ana dek yaşadıklarından dolayı memnun olduğunu kaydetti.


“Beni de oğulları bilsinler”


Geçirdiği operasyonun geri dönüşü olmayan bir yola girmek anlamına gelmediğini de sözlerine ekleyen Mert Balan, “Ya neticede atla deve değil. Diyelim ileride yine bi durum oldu, paşa paşa sünnet olur, bu sefer de sünnet düğünü yaparız gururla” diyerek modern tıpta artık her şeyin bir çaresinin olduğunu vurguladı. 32 yaşında Hıristiyan olacağını bilse, ilkokul 2’deyken sünnetinde kesilen parçayı bir şekilde saklayacağını da aktaran damat adayı, mevcut koşullarda kendi operasyonunda kullanılan derinin donörü olan Roberto Giovanni’ye de teşekkür etti.


Kendi ameliyatından birkaç saat önce trafik kazasında yaşamını yitiren Roberto Giovanni’nin ailesini de nikaha davet ettiğini ifade eden Balan’ın “Hiç merak etmesinler. Doktorların dediğine göre deri tam uyum sağladı. Roberto’nun bir parçası, üstelik belki de kendisinin de hayatta kalmasını en çok isteyeceği parçası, benle yaşayacak artık… Beni de oğulları bilsinler” sözleriyse duygusal anların yaşanmasına neden oldu.


Kayınpeder gururlu…


Müstakbel damadının Hıristiyanlığı seçmesinden ötürü son derece memnun olduğunu belirten kayınpeder Francesco Rossi ise, hastanede adeta neşe saçtı. Ameliyata dek varan süreci “Önce tutturdu vay ben ekletmem de ekletmem. Dinimizden etkilensin diye çan sesi dinlettik, ben karşıma aldım konuştum bak dedim Baba, Oğul ve Kutsal Ruh nezdinde bu nikahın geçerli olabilmesi için bu şart. Neyse sonra radyolu saat alıcam deyince razı oldu kerata, ama doktordan bir kaçışı vardı üüüf” şeklinde özetleyen kayınpeder, yine de damadıyla gurur duyduğunu sözlerine ekledi.


Bundan böyle Sicilya’da konu komşunun ne diyeceğine, sokakta yürürken esnafın ‘Koca Francesco kızına sünnetli damat alıyor, vay gavur’ dercesine bakmasına ve en önemlisi ilerde doğacak torunlarının mensup olacakları dine artık hiç kafasını takmadığını belirten Francesco Rossi, büyük bir rahatlama yaşadığını da gizlemedi. Son olarak “Şükür… Çok şükür… Yabancı damat aldık ama halloldu o iş. Bakalım şimdi tabi bir de Hıristiyan ismi eklicez kendisine. Benim aklıma Mert Schillaci Baran gibi bir şey geliyor, manalı da olur hem. Ama son karar kendisinin… Neyse haydi bakalım herkes sünnet risottosuna” diyen taze kayınpeder, konuklara risottonun içinde hiçbir deri parçası bulunmadığını söyleyerek şen kahkahalarla konuşmasına son verdi.



29 Ekim 2014 Çarşamba

Erdoğan, Yeni Cumhurbaşkanlığı Binasında Tebrikleri Kabul Etti: ''300 Milyon masraf ettik ama değdi be...''

Erdoğan, Yeni Cumhurbaşkanlığı Binasında Tebrikleri Kabul Etti: ''300 Milyon masraf ettik ama değdi be...''


Dün akşam yeni Cumhurbaşkanlığı binasında TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve birçok üst düzey ismi ağırlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, konuklarına samimi itiraflarda bulundu. Ak Saray'ın inşası için hiçbir masraftan kaçınmadıklarını ve yüklüce borca girdiklerini belirten Erdoğan, "Neticede saray bu, bie kere yaptırıyoruz dedik ama 3-5-10 derken elimizi verip, kolumuzu kaptırdık" derken, kış iyice gelmeden balkonun kapattırmayı düşündüklerini de sözlerine ekledi.


Beştepe'deki yeni Cumhurbaşkanlığı'nda tebrikleri ve 'güle güle oturun' temennilerini kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 300 Milyon Dolar'a mal olan Ak Saray hakkında çarpıcı açıklamalardaa bulundu:


"Keşke çocuklar burda büyüseydi..."


"Arkadaşlar. Lütfen rica etsem duvarlara ellerinizle dokunmayın, her yerde el izi oluyor sonra. Ayrıca ayakkabısının altı pis olan varsa, tekrar rica ediyorum galoş giysin. Bakın cidden burası için baya uğraştık. Hem dava süreci olsun, hem masrafı olsun başımızı sokacak bir saray sahibi olucaz diye çekmediğimiz çile kalmadı. Ha ama değdi mi, değdi. Banyoya, mutfağa girince insanın bi içi açılıyor. Şimdi tabii çocuklar falan büyüdü, kendi evlerine çıktılar ama insan bakınca 'Keşke zamanında bizim çocuklar burada büyüseydi' demeden de edemiyor. Naparsınız, kısmet işte..."


Ustalara yüklendi


Saray'ın tahminlerinden daha uzun sürede tamamlandığını kaydeden Erdoğan, "Yok tesisatçıyı bekle, yok sıvacı gelmedi, doğalgaz kontrolü için 2 hafta sonrasına randevu verdiler derken, açılışı anca bugün yapabildik. Yani hakkaten usta milletiyle uğraşmak çok zor. Paranızla rezil oluyorsunuz. Bir daha asla saray yaptırmam, gider hazır yapılmış saray alırım daha iyi" sözleriyle ustalara sert mesajlar gönderdi.


Borcam bereketi


Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini tebrik etmeye gelen devlet erkanının önemli isimlerine bir kez de basın mensupları önünde teşekkür ettiğini belirtirken, konuşması sırasında ufak bir sitemde bulunmayı da ihmal etmedi. "Valla burada ben açık konuşmak durumundayım. Şu an mutfakta Borcam'dan oturacak yer yok. Arkadaşlar ev hediyesi Borcam'ı anlarım da, saray burası yani. İnsan en azından bi mutfak robotu... Neyse" diyen RErdoğan, ev hediyesi olarak gönderilen yaklaşık 2843 adet Borcam'ın ihtiyacı olan ailelere dağıtılması için danışmanlarına emir verdi.



28 Ekim 2014 Salı

İş Kazalarının Önüne Bir Türlü Geçemeyen Çalışma Bakanlığı, Ölen İşçilere Ağır Yaptırım Uygulamaya Hazırlanıyor

İş Kazalarının Önüne Bir Türlü Geçemeyen Çalışma Bakanlığı, Ölen İşçilere Ağır Yaptırım Uygulamaya Hazırlanıyor


Karaman’ın Ermenek ilçesinde bulunan maden ocağında su kaynağının patlamasının ardından mahsur kalan işçilerin bulunduğu haberi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nı harekete geçirdi. Konuya ilişkin olarak derhal toplanan yetkililer, 2014 yılında şu ana dek 1414 işçinin öldüğünden hareketle yeni bir önlem paketi hazırladılar. Paketi kamuoyuyla paylaşan Bakan Faruk Çelik, bundan böyle ölen ya da ölmeye teşebbüs eden işçiler hakkında çok ağır yaptırımların kapıda olduğunu belirtirken, alınacak önlemlerin “Fatiha bile okunmayabilir… O kadarını söyleyeyim” boyutuna varabileceğini kaydetti.


“Bir anda ölürler haberin olmaz”


Karaman’da maden ocağında yaşanan gelişmelerin ardından basın mensuplarının karşısına geçen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, öncelikle vahim olaydan ötürü son derece üzgün olduğunu belirterek konuşmasına başladı. “Üzülüyorum tabi üzülmez olur muyum? Yani çok şükür şu ana dek net bir ölüm haberi gelmedi ama işçi bunlar sonuçta. Hayatı pamuk ipliğine bağlı insanlardan söz ediyoruz, hiç güven olmaz. Bir anda patır patır ölüler” diyerek maden ocağında yaşananları kaygıyla izlediklerini aktaran Çelik, bakanlık olarak derhal yeni bir çalışmaya başladıklarını vurguladı. Bugüne dek yaşanan işçi ölümlerinin sebeplerini titizlikle incelediklerini de sözlerine ekleyen Çalışma Bakanı, kendilerinin ‘öyle çok da ölünecek bir şey’ bulamadıklarını ifade etti.


Karbonmonoksit soludu…


Toplantının devamında, basın mensuplarının önünde beraberinde getirdiği karbonmonoksiti soluyan Faruk Çelik “Ya Allah aşkına, bu karbon monoksit yüzünden hemen ölünecek diye bişiy yok. Yaşama konusunda biraz ısrar, biraz çaba... Soma’da sırf şu gaza layığıyla direnmedikleri için 300 adam gitti. Hadi Soma'da gaz vardı, şimdi Karaman'dan ne var? Su. Valla kimse karşıma çıkıp da sudan sebeplerle işçilerin öleceğini söylemesin. O işçilerin bizzat kendilerinin %75'i su ya... El insaf.. Ben burda kötü niyet ararım” sözleriyle özellikle maden işçilerinin yaşama tutunma güdülerinin beklenen düzeyin çok altında olduğunu belirtti. Bundan böyle iş başındayken ölünmemesi için önlemleri derhal arttıracaklarının altını çizen Çalışma Bakanı, özellikle ölen işçilere uygulanacak yeni yaptırımların en kısa zamanda yasalaştırılacağını aktardı.


İşte yeni yaptırımlar


Faruk Çelik’in basın mensuplarıyla paylaştığı yeni yaptırımlardan öne çıkan kimi maddelerse şöyle;


- Bundan böyle 10 ve daha fazla işçinin öldüğü kazaların ardından Fatiha okunmayacak. Halkın dini duygularıyla oynanarak ölüme teşvik edilmesinin önüne geçilecek.


- Özellikle maden ocağı ölümlerinin ardından bölgeye müftü, hoca, imam v.b. gönderilmesi uygulamasına son verilecek. Artık din görevlisi yok. Hazır din görevlisini gören orada ölüyor…


- Torunlar İnşaat’ta yaşanan asansörde ölümlerin ardından işçi yakınlarına verildiği iddia edilen 700.000 TL’nin gerçek olmadığını; hiçbir işçi ölümünde para verilmeyeceğini anlatan kamu spotlarıyla halk bilgilendirilecek. Bu dünyadaki asgari ücretin, öbür dünyadaki 700.000 liradan önemli olduğu vurgulanacak


- Yusuf Yerkel’in proaktif olarak kullanımı sağlanacak. Yerkel, maden kazaları olduktan sonra değil, öncesinde olay yerine gönderilerek işçilerle ve aileleriyle karşılaştırılacak.


- Karaman’dakine benzer durumlarda medyanın haberi “Madende Su Faciası” şeklinde değil; “Türk Madenciliğinin Büyük Başarısı: Karaman’da Kömür Ocağında Su Bulundu” biçiminde vermesi sağlanacak. Ölümün değil, çalışmanın teşvik edilmesi hedeflenecek.



26 Ekim 2014 Pazar

Modern Tıbba ''Psikolojik kaynaklıdır, stresten uzak durun geçer'' Yöntemini Kazandıran Prof. Schumann'a, Psikiyatri Camiasından Büyük Onur

Modern Tıbba ''Psikolojik kaynaklıdır, stresten uzak durun geçer'' Yöntemini Kazandıran Prof. Schumann'a, Psikiyatri Camiasından Büyük Onur


Bu yıl Viyana'da düzenlenen 9. Uluslararası Psikiyatri Kongresinin onur konuğu, ünlü Alman Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Heinrich Schumann idi. 1982 yılında bulduğu "Bi şeyiniz yoktur, psikolojiktir" metodu ile aynı yıl Nobel ödülüne layık görülen Schumann, başta psikiyatri olmak üzere modern tıbbın hemen her alanına önemli bir katkıda bulunmuştu.


Yaşam boyu başarı ödülü


Geçtiğimiz gün Viyana'da başlayan 9. Uluslararası Psikiyatri kongresinin açılış töreninde "yaşam boyu başarı" ödülüne layık görülen Prof. Schumann, ödülünü Dünya Psikiyatri Birliği Başkanı William Harrisburg'un elinden aldı. 1982'de dünya literatürüne kattığı "Psikolojiktir, stresten uzak durun" tedavi metodu ile modern tıpta bir devrim yaratan, dünyadaki tüm sağlık çalışanlarını teşhis, tedavi, hasta takibi gibi can sıkıcı sorunlardan kurtaran Schumann'la ilgili olarak "O sadece biz psikiyatristlerin değil, bütün bir tıp camiasının kahramınıdır" diyen Harrisburg'un konuşması sırasında salonda duygu oldu anlar yaşandı.


Sözlerine öncelikle, her hastalığa uygulanabilen ve hastanelerdeki yatan hasta oranını %67 azaltan "Bişeyiniz yok, tamamen psikolojik" adlı tedavi metodu için Schumann'a teşekkür ederek başlayan Harrisburg, "Bu ödülü dünyanın tüm psikolog ve psikiyatristleri adına kendisine takdim etmek benim için büyük bir onur. Bugün elimiz ekmek tutuyorsa, 'Cumaya çek ödemesi var, ya nasip' demeden yarınlara umutla bakabiliyorsak, bunu şu anda karşınızda gördüğünüz bu büyük insan sayesinde başarabiliyoruz." diyerek şöyle devam etti:


"Elimiz ekmek tuttu"


"Heinrich Schumann'ın çalışmalarından önceki karanlık günlerde, gerçek akıl hastalarıyla uğraşmak zorunda kalan, çekinilen, horgörülen, 'deli doktoru' gibi çirkin sıfatlarla anılan bir zümreyken, şu anda toplumsal saygınlığa kavuşmuş, gittiği yerde lafı sözü dinlenen insanlar haline geldik. Dün bize deli doktoru diyenler, bugün sevgilisinden ayrıldığında, işte patrondan zılgıt yediğinde, evladına laf söz geçiremediğinde elde sağlık karnesiyle kapımızda bitiyorlarsa, 45 dakikalık seans için bir uçak bileti parasını gözlerini kırpmadan verebiliyorlarsa ve bizler iki 'Hmm hmmm', bir Xanax'la yedi sülalemizi ihya edebiliyorsak, bu biraz da Sayın Schumann'ın sayesindedir."


Duygu dolu anlar


Eskiden bir ortamda mesleğini soranlara "Doktor" deyip sonra lafı gürültüye getirmek zorunda kalan psikiyatrist camiasının, bugün mesleki titrini bırak utanmayı, bir onur nişanı olarak taşıdığını ifade eden Harrisburg'un, "Sayın Schumann'ın çalışmaları ile 'psikiyatr' etiketi, bugün toplumsal statü olarak nihayet 'astronot' veya 'devlet eski bakanı' gibi sıfatların yanında hakettiği yere kavuştu. Bu sayede sırf benim 30 senede kırdığım cevizleri sıralasanız buradan Kopenhag'a yol olur, artık hesabını siz yapın." sözleri salonda dakikalarca alkışlanırken, bazı katılımcıların göz yaşlarına hakim olamadıkları görüldü.


"Bu başarıyı beklemiyordum


İlerleyen yaşı nedeniyle sahnede güçlükle ayakta duran Prof. Schumann da, törende yaptığı kısa bir konuşma ile farklı bir branşta uzmanlığı olmasına rağmen kendisini bu önemli ödüle layık gören Psikiyatri camiasına teşekkür etti. 1982'nin sıcak bir yaz öğleden sonrası, klinikte hasta bakmaktan bunalmışken tesadüfen bulduğu "bi şeyiniz yoktur, psikolojiktir" metodunun bu derece başarılı olmasını beklemediğini açık yüreklilikle ifade eden Schumann, konuklara şu sözlerle veda etti:


"O zamanlar daha Frankfurt Devlet Hastanes'inde intern'düm ben. Uzmanlık sınavına çalışmak için biraz kafamı dinlemeye ihtiyacım vardı ama kapıda yığılan hastalar yüzünden kitabın yüzünü açamıyordum. Gelen bir hastayı başımdan savmak için öylesine "psikolojiktir, fazla her şeyi kafaya takmayın geçer" deyiverdim. İşe yaradığını görmek beni de çok şaşırtmıştı. O gün 2 saat içinde 90 kadar hastayı bu şekilde yollayarak kendi işime gücüme baktım. Nitekim KBB'yi de o sayede kazandım zaten. Çalışmalarım sayesinde psikiyatri camiasının ihya olması ise beklemediğim bir sonuç oldu. Neyse yine de Allah bereket versin tabii, güle güle harcayın..."



22 Ekim 2014 Çarşamba

Prandelli, Dortmund'u Yıkma Planını Açıkladı: ''Şey yapalım ya... Topu alan Sneijder'e versin''

Prandelli, Dortmund'u Yıkma Planını Açıkladı: ''Şey yapalım ya... Topu alan Sneijder'e versin''


Bu akşam Şampiyonlar Ligi’nde Borussia Dortmund’u ağırlayacak olan Galatasaray, dev maç öncesi son taktik antrenmanını gerçekleştirdi. Antrenman boyunca futbolcuların hayli keyifli oldukları gözlenirken, deneyimli hoca Cesare Prandelli, takımı sık sık “Yok ya, öyle kendiniz bir şey yapmaya çalışmayın çocuklar, ayağına top gelen Sneijder’e versin işte” şeklinde uyardı. Dev maçın ilk 2’sini de aşağı yukarı şekillendirdiğini belirten Prandelli “Sneijder olucak en önde, en geride de Muslera, bunların arasına da 9 kişi koyucaz. Kurayla olabilir, yazı tura atabilir çocuklar, nasıl isterlerse” sözleriyle kadro sıkıntısı çekmediğini belirtti.


Hazırlıklar tamam


Basına açık gerçekleştirilen son taktik çalışmanın ardından gazetecilerle bir araya gelen Galatasaray Teknik Direktörü Cesare Prandelli, Borussia Dortmund maçı öncesi hazırlıklarını tamamladıklarını açıkladı. “Ben baktım formalar falan yıkanmış, ütülenmiş, kramponlar tertemiz. Ee sonra işte Sneijder var, tamamız bence yani” diyen tecrübeli teknik adam, artık maç saatini bekleyeceklerini söyledi. Sneijder’in son derece moralli olduğunun altını çizen teknik adam, “O moralliyse vardır bi bildiği arkadaşlar, ondan daha iyi kim bilecek sonuçta. Demek ki Galatasaray alabilir bu maçı” şeklindeki değerlendirmesiyle de taraftarlara ümit aşıladı.


“Çok önemli mesafeler katettik”


Galatasaray'da çalıştığı kısa süre içerisinde takım olarak önemli mesafeler katettiklerini de sözlerine ekleyen İtalyan hoca, “Yani mesafe katettik dediğim, Sneijder'e pas verince topu 30 metre mesafeden içeri sokabiliyor. En azından bu konuda bir şüphemiz kalmadı” sözleriyle takımın geldiği noktaya dikkat çekti. Son antrenmanda Dortmund’u yıkacak taktik üzerinde titizlikle durduklarını da vurgulayan Prandelli, takımın maçtaki dizilişini de şu sözlerle aktardı;


“Bu geceki oyunu öyle klasik 3-5-2'lerle, 4-3-3'lerle falan değerlendirmek çok yanlış olur. Bizim oyun mantalitemiz katiyen bu değil. Bizde ne var? İşte Hakan Balta var, efendime söyliyim Selçuk İnan var. Başlarında da ben varım. Dolayısıyla aslında antrenmanlarda kullandığımız tahtadan baraj adamlarını da koysak çok bir şey değişmeyecek. Ama ona da UEFA izin vermiyo işte. Mecbur nefes alan, homo sapiens türünden 9 kişi daha dikicez Sneijder'in yanına...”


Dortmund temkinli…


Dün sabah İstanbul'a gelen Borussia Dortmund'un Teknik Direktörü Jürgen Klopp ise düzenlediği basın toplantısında çok saygın bir rakibe karşı zorlu bir mücadele vereceklerini kaydetti. “Neticede rakibimiz bugün İnter'de, Real Madrid'de, Hollanda Milli Takımı’nda başarıyla mücadele vermiş, kendini ispat etmiş 30 yıllık bir isim” diyen Klopp, Avrupa'da nereye giderseniz gidin herkesin Wesley Sneijder ismini ezbere bileceğini belirtti.


Maç için birkaç özel önlem aldığını da kaydeden Klopp, futbolcularından özellikle 3 noktaya çok dikkat etmelerini istediğini aktardı. Alman teknik adam, özel önlemlerini “Bu deplasmandan çıkmanın 3 altın kuralı var arkadaşlar. Bir, Sneijder’i tutucaz. İki, Türk yemekleri yağlı oluyo maçtan önce çok abanmıcaz. Üç, kimse bavulunu otelde unutmayacak o trafikte hayatta dönemeyiz stattan otele” şeklinde özetledi. Son olarak basın mensuplarından gelen ‘Prandelli’den çekiniyor musunuz?’ sorusuna uzun süre yanıt vermeyen Klopp, tercümanından gelen “Şeyi diyolar, Sneijder’ın hocasını” bilgisi üzerine “Haa Prandelli evet. Aklım birden kışlık lastik markalarına gitti ya kusura bakmayın. Yok, çekinmiyorum” sözleriyle basın toplantısına son verdi.



19 Ekim 2014 Pazar

Şu Ana Kadar Herhangi Bir Yaratıcılık Emaresi Göstermeyen Çiğdem Rençber (24), Yaratıcılığını Kullanabileceği Bir İşte Çalışmak İstiyor

Şu Ana Kadar Herhangi Bir Yaratıcılık Emaresi Göstermeyen Çiğdem Rençber (24), Yaratıcılığını Kullanabileceği Bir İşte Çalışmak İstiyor


Geçtiğimiz sene İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden mezun olmasının ardından henüz kendi yetenekleri ve birikimine uygun bir iş bulamayan Çiğdem Rençber (24), ailesinden gelen "KPSS'ye gir, mis gibi memur ol" baskılarına karşın halen umudunu koruyor. Söz konusu yeteneklerin ne olduğunun tam da belli olmamasına ve bu yaşına kadar yaratıcılıkla ilgili ciddi bir çalışma yapmamasına rağmen, kendisini ifade edebileceği bir iş arayışında ısrar eden Rençber, içini kişisel blog'u kucukcigdeminitiraflari.blogspot.com'a döktü.


Çiğdem'in pembe dünyası karışık


Toplam 17 takipçisi olan blog'u kucukcigdeminitiraflari'nda duygusal hayatını, hayallerini, düş kırıklıklarını, çektiği martı, kedi, gün batımı, yakın plan bardak-çanak ve sevimli çocuk fotoğraflarını, izlediği filmleri (eternal sunshine of the spotless mind falan) ve dinlediği müzikleri paylaşan Çiğdem Rençber, halen yaratıcılığını kullanabileceği bir iş bulamamış olmasının nedenlerini masaya yatırdı. Ana fikri "Ne kadar yetenekli olursan ol bu işler için çevre lazım" olan yazıda şu yaşına kadar tanıdığı bildiği herkesin gayet sıradan insanlar olduğunu kaydeden Rençber, basın-sanat-reklam camiasından birileriyle tanışması halinde her şeyin daha farklı olabileceğine dikkat çekti.


İçindeki sanatçıyı ortaya çıkarmak istiyor


Sosyoloji bölümününü bitirmesinin üzerinden bir sene geçmesine rağmen ne yapacağına halen bir karar veremediğini hatırlatan Rençber, "Sırf annemin gönlü olsun diye KPSS'ye hazırlanıyorum ama benim kesinlikle kendimi daha iyi ifade edebileceğim bir iş yapmam gerekiyor. Belki fotoğrafçılık, belki takı tasarımcılığı ya da moda editörlüğü gibi şeylere yönelebilirim. Kafamda birkaç senaryo fikri de var. Tam olarak ne şekilde olur emin değilim ama mümkünse bir film projesinde de yer almak hoşuma gider. Biraz içimdeki sanatçıyı ortaya çıkarmak ve yeteneklerimi sergilemek istiyorum..." dediği yazısını şu şekilde sürdürdü:


"En büyük hayalim, sete giden arkadaş tanımak"


"Farkındayım... Bunu yazmak biraz utanç verici ama Çiğdem şimdi tam olarak bunu hissediyor. Şu aşamada hiç değilse televizyon camiasına adım atmış, az çok bu gibi işlerden nasiplenmiş kişilerle arkadaş olmayı, onlardan 'Ya bizim Can da yeni bir diziye başlamış' diye bahsetmeyi öyle çok isterdim ki..."


"Aslında bundan utanmam da anlamsız; bugün kimle iki kelime konuşsam, ağzını setten sete koşan Tarık'lardan, adını duymadığım bi yerlerde sahne alan Özgün'lerden, hiç olmadı yeni bir sergi açan Seçil'lerden açıyor. Ben ise yüzümde saçma bir sırıtmayla, 'E bir gün hep beraber oturup, bir şeyler içelim' diyebiliyorum ancak. Bunu derken ise aklımda tek beliren, önce Tarık'lara, Özgün'lere, Seçil'lere ulaşmak, oradan da bir şekilde ünlüler camiasına yerleşmek oluyor. Sad but true, hissettiklerim aşağı yukarı bu şekilde... "


İşe bar gruplarından başlayacak


Saçıyla, takısıyla, imajıyla bir ömür boyu ne yaptığı belli olmadan sabah 8 akşam 6 çalışmaktan kaçmanın, birçok insan gibi kendisinin de hayali olduğunu söyleyerek itiraflarına devam eden küçük Çiğdem (24), bundan sonrası için en azından bar gruplarından bir iki kişi ile tanışmanın da planlarını yapıyor.


Bu kararına, barda çalan müzisyenlerin ünlü olmasalar da, en azından bi şekilde ünlü havasına sahip olmalarının tesiriyle vardığına dikkat çeken minik Çiğdem'in (24), "Hiç değilse duruşlarından, triplerinden falan bir nebze de olsa ünlü dünyasına adım atmış gibi hissedebilirim gibi geliyor" ifadeleriyle tamamladığı yazısına aldığı toplam 2 yorum ise, "Eline sağlık minnoşum" ile "yine döktürmüşsün çiğdem<3" şeklinde oldu.



17 Ekim 2014 Cuma

İlişkiler, kola gibi. Bardağa hızlı ve dikkatsiz dökünce bütün tadı kaçıyor.

İlişkiler, kola gibi. Bardağa hızlı ve dikkatsiz dökünce bütün tadı kaçıyor. October 18, 2014 at 03:32AM

"Yazdığın mesaja gülücük ekliyorsun, mutlusun sanıyorlar."

"Yazdığın mesaja gülücük ekliyorsun, mutlusun sanıyorlar." October 18, 2014 at 01:40AM

Sabah beş dakika daha fazla uyumak için can atan bu bedenim, geceleri uyumamak için neden bu kadar direniyorsun?

Sabah beş dakika daha fazla uyumak için can atan bu bedenim, geceleri uyumamak için neden bu kadar direniyorsun? October 17, 2014 at 11:50PM

"Birini seviyorsan, onu özgür bırakmaya hazır olmalısın."

"Birini seviyorsan, onu özgür bırakmaya hazır olmalısın." October 17, 2014 at 09:53PM

Eğitim sistemindeki açıkları kapatmadan, dershaneleri kapatmak, ancak ve ancak özel okul fiyatlarının artmasını sağlar. #dershanemolmasaydı

Eğitim sistemindeki açıkları kapatmadan, dershaneleri kapatmak, ancak ve ancak özel okul fiyatlarının artmasını sağlar. #dershanemolmasaydı October 17, 2014 at 08:03PM

16 Ekim 2014 Perşembe

Bir insanın ne kadar karaktersiz olduğunu anlamak istiyorsan aranın bozulmasını bekle, ilk fırsatta en hassas yerinden vurmaya çalışacaktır.

Bir insanın ne kadar karaktersiz olduğunu anlamak istiyorsan aranın bozulmasını bekle, ilk fırsatta en hassas yerinden vurmaya çalışacaktır. October 17, 2014 at 05:54AM

Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. [Şems]

Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. [Şems] October 17, 2014 at 04:00AM

"Anahtar gibi sa e kaybolduğunda aranan biri olmak istemiyorsan; -nasıl olsa paspasın altındadır- rahatlığını vermeyeceksin kimseye."

"Anahtar gibi sa e kaybolduğunda aranan biri olmak istemiyorsan; -nasıl olsa paspasın altındadır- rahatlığını vermeyeceksin kimseye." October 17, 2014 at 02:00AM

11 Ekim 2014 Cumartesi

Sırf Şehrin Adı Haberlerde Geçsin Diye Yozgat Meydanı'nda Toplanan Yozgatlılar, Beklenen İlgiyi Görmeyince Sessizce Evlerine Dağıldılar

Sırf Şehrin Adı Haberlerde Geçsin Diye Yozgat Meydanı'nda Toplanan Yozgatlılar, Beklenen İlgiyi Görmeyince Sessizce Evlerine Dağıldılar


Ülke gündeminde bir türlü hakettikleri yeri alamayan Yozgatlıların, dün düzenledikleri gösterilerle dikkatleri kendi şehirlerine çekme çabaları bir kez daha hüsranla sonuçlandı. Facebook, twitter ve yozgatliyiz.biz'in forum sayfası üzerinden örgütlenerek Yozgat Meydanı'nda toplanan yaklaşık 100 kadar gösterici, ülke ve dünya gündemine dair akıllarına gelen her şeyi protesto etmelerine ve yer yer taşkınlık bile yapmalarına karşın, polis ve basından herhangi bir tepki alamamanın hayalkırıklığıyla olaysız dağıldılar.


Coşkulu kalabalık


Kendilerini "Anadolu'nun sessiz gücü" olarak nitelendiren Yozgatlıların bir süredir internet üzerinde süren örgütlenmeleri, dün öğlen sularında nihayet sokaklara taştı.


Şehrin ileri gelenlerinden Yozgat Lisesi Müdür Yardımcısı Mustafa Onar'ın önderliğinde toplanan kalabalık, ilk olarak alkışlar ve halaylar eşliğinde kendilerini kâle almayan ulusal medyayı ve emniyet güçlerini protesto etti. Mustafa Onar'ın Yozgat'ın tarihsel önemine, doğal güzelliklerine ve insanının sıcaklığına dair önemli detayları paylaştığı basın bildirisi yaklaşık 20 saniye sürerken, tekbirlerle biten açıklamanın ardından Yozgatlılar çav bella şarkısını söyleyerek eylemlerine devam ettiler.


"Türkiye'nin lokomotifi olmaya adayız"


"Başörtüye uzanan eller kırılsın", "Türkiye laiktir, laik kalacak", "Esad şaşırma, sabrımızı taşırma" gibi sloganların ardından tekrar megafonun başına geçen Mustafa Onar, Yozgat Meydanı'nın tarihi günlerinden birini yaşadığını söyleyerek şöyle devam etti:


"Burada her görüşten, her renkten, her ırktan dilden ve dinden tüm Yozgatlılar toplandık. Gerçi bu 2, zorlasanız en fazla 3 çeşit insan ediyor ama konumuz bu değil şimdi. Hepimiz burada Yozgat'ın yükselen modern Türkiye'de hakettiği yeri alması için gerekli mesajları verdiğimize inanıyoruz. Yakın coğrafyada yükselen bir güç haline gelen ülkemizin, yeni bir kana, yeni bir odağa, güçlü, köklü ve etkili bir lokomotife ihtiyacı var. 'Eee Yozgat mı yani o lokomotif?' derseniz, size tek cevabımız 'Evet, beğenemediniz mi?' olur. Bunu da herkes duysun, bilsin..."


"Şehrimiz bugün artık bir turizm merkezi olmuştur"


Yozgat'ın altyapısıyla, sanayisiyle, kültür ve sanat etkinlikleriyle, önemli jeostratejik konumuyla ve enfes testi kebabıyla komşu ülkelerin hemen hepsinin imrenerek baktığı bir il olduğunu da belirten Onar, kendi aralarında gülüşen bazı göstericilere tebeşir fırlatmak için bir süre konuşmasına ara verdi.


Şehre daha önce bir şekilde yolu düşmüş 3-4 tane yabancı misafirden alıntılarla konuşmasına devam eden Onar, "Onların sözlerini aynen aktarıyorum; 'Çog guzzelmis', 'Bus terminal? Bus terminal here?', 'No no 200 dolar, 3 kişi olmaz no!', 'How can I go to Sultanahmet?...Opss! Really?'; bunların hepsi belediye kayıtlarında aynen var, isteyen gidip bakabilir. Gördüğünüz gibi, bakmasını bilen gözlere neler düşündürüyor, neler çağrıştırıyor bu şehir. Artık bunlar da görülsün, konuşulsun..." derken, illa da halk oyunu, hamurişi, kete, tandır ekmeği denirse şehirde onların da tillahının mevcut olduğunun altını çizdi.


Geniş çaplı protesto


Onar'ın konuşmasının ardından meydanda kalan 10-15 kişilik kalabalık, sloganlarla hükümeti, muhalefeti, cumhurbaşkanını, Mehmet Ali Aydınlar, Yıldırım Demirören ve Ankaragücü Teknik Direktörü Ziya Doğan'ı istifaya davet etti. Terör olaylarından, Nato'nun Libya'ya mudahalesine ve yaz saati uygulamasına kadar geniş yelpazede süren protestolar zaman zaman dünya meselelerini de kapsarken, son çare olarak kendi aralarında taşlı sopa kavga eden grup yerel basının tamamını oluşturan 4 gazetecinin hafif yaralanmasının ardından sessizce evlerine dağıldılar.



2 Ekim 2014 Perşembe

Sakın vazgeçme! Çünkü sen vazgeçersen, hak etmeyen biri kazanacak. Aug

Sakın vazgeçme! Çünkü sen vazgeçersen, hak etmeyen biri kazanacak. Aug October 02, 2014 at 04:44PM

Sessizce durduğuna göre uyumuş olmalısın. Eğer uyumadıysan bir ses ver, bir selam et! Gece paylaşmayla bitmez, her ikimizede yeter.

Sessizce durduğuna göre uyumuş olmalısın. Eğer uyumadıysan bir ses ver, bir selam et! Gece paylaşmayla bitmez, her ikimizede yeter. October 02, 2014 at 02:45PM

KPSS'ye, üniversite giriş sınavlarına...vb. hazırlananlar, Genç Bakışı izlemesin. Kafası karışır, cevapları şaşırır. ,

KPSS'ye, üniversite giriş sınavlarına...vb. hazırlananlar, Genç Bakışı izlemesin. Kafası karışır, cevapları şaşırır. , October 02, 2014 at 12:50PM

Aşk kırıntılarıyla doymaz bu kalp. Bana sen gerek, sen!

Aşk kırıntılarıyla doymaz bu kalp. Bana sen gerek, sen! October 02, 2014 at 10:52AM

1 Ekim 2014 Çarşamba

Hayatınıza sizden çaldığından fazlasını katıyorsa bir insan, o'nu takip edersiniz. [Emre Tuncer] #TakiplesmeBasliyor Aug

Hayatınıza sizden çaldığından fazlasını katıyorsa bir insan, o'nu takip edersiniz. [Emre Tuncer] #TakiplesmeBasliyor Aug October 02, 2014 at 08:55AM

İnsana akıl, onu huzursuz eden şeylerden kurtulması için verilmiştir. [Lev Tolstoy - Anna Karenina/Sayfa:920]

İnsana akıl, onu huzursuz eden şeylerden kurtulması için verilmiştir. [Lev Tolstoy - Anna Karenina/Sayfa:920] October 02, 2014 at 06:54AM

Aramayacaksın kimseyi, olması gerekenler zaten yanında. Ve yanında olmayıp gidenler; ne aklında olmalı ne umrunda. [Paul Auster] Aug

Aramayacaksın kimseyi, olması gerekenler zaten yanında. Ve yanında olmayıp gidenler; ne aklında olmalı ne umrunda. [Paul Auster] Aug October 02, 2014 at 05:00AM

Hadi susma! Bir selam ver karanlığa ve aydınlat geceyi...

Hadi susma! Bir selam ver karanlığa ve aydınlat geceyi... October 02, 2014 at 03:10AM

Erkekler yaşlanır, kadınlar ise değişir. [Goethe]

Erkekler yaşlanır, kadınlar ise değişir. [Goethe] October 02, 2014 at 01:14AM

Beklediğin gibi olmadıysa, olanı bekliyormuş gibi davran. Hiç yoktan yalandan da olsa istediğin olmuş olur.

Beklediğin gibi olmadıysa, olanı bekliyormuş gibi davran. Hiç yoktan yalandan da olsa istediğin olmuş olur. October 01, 2014 at 11:21PM

Madem para insana mutluluk vermiyor, mutluluk insana para versin. Bir de öyle deneyelim.

Madem para insana mutluluk vermiyor, mutluluk insana para versin. Bir de öyle deneyelim. October 01, 2014 at 09:31PM

Susmak bana iyi geliyor, ama seni delirtiyor biliyorum.

Susmak bana iyi geliyor, ama seni delirtiyor biliyorum. October 01, 2014 at 07:38PM

zaten zamansız gelmiştin, doğru zamanda gitmen beklenemezdi.

zaten zamansız gelmiştin, doğru zamanda gitmen beklenemezdi. October 01, 2014 at 05:43PM

İyi şeyler, önemini çabuk kaybeder. Jul

İyi şeyler, önemini çabuk kaybeder. Jul October 01, 2014 at 03:51PM
 
© Copyright 2035 akeron
Theme by Yusuf Fikri